15 Temmuz darbe girişimini hiç ondan dinlemediniz

Kızılcahamam (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 04.12.2016 - 22:24, Güncelleme: 04.12.2016 - 22:24 1967+ kez okundu.
 

15 Temmuz darbe girişimini hiç ondan dinlemediniz

15 Temmuz 2016 günü hain FETÖ terör örgütü tarafından düzenlenen darbe girişimi ve ilçemizden verdiğimiz şehitlerimizin hayat hikayesini anlatan güzel bir yazı

Kara Gece 15 Temmuz 2016, akşam karanlığı çökmek üzere… Kapkara gecenin karanlığı sökecek aydınlık bir sabah olacak mı? Hayrın yolu mu tutulacak, yoksa şeytanın planı mı galip gelece? Karanlıkta ışık olmak isteyenler bir şeyler hissediyor. Sosyal medyadan ve telefonlarından devamlı iletişim halindeler. Ruhunu Şeytana satmış, Amerika'nın uşaklığını soyunmuş adına “hizmet” denen ne olduğu belirsiz hainler bunlar diyorlar… Ne fark eder diyoruz kim olurlarsa olsunlar, nereden gelirlerse gelirler. ”benim iman dolu göğsüm gibi serhaddım var”… Başkanım K.Hamamda durum nedir? Sorular sorular… Ankara’ dan, Kazan dan arkadaşlar panik, korku ve endişe içindeler… Hem sorulara cevap veriyor hem de daha sağlıklı bilgiler almak için çabalıyoruz. Arkadaşları toparlama, bir şeyler yapma gayretindeyiz. Saat 22.00 suları bir araya gelelim bir şeyler yapalım diye toplanmaya başladık. Belirlenen yere arkadaşlar birer birer gelmeye başladı. İtirazlar var, böyle darbe olmaz diyenler farklı sesler… Memur Sen Genel başkan yardımcılarından Mehmet Emin Beyi arıyorum evet başkanım kalkışma ve darbe girişimi diyor. Daha sonra Başbakanımız Binalı Bey açıklamada bulunuyor. İçim biraz genişliyor. Bu işin üstesinden geleceğiz diyor. Ama TRT den darbe bildirisinin okunması beni çok ciddi kaygılandırıyor. Yüzümdeki ifade ümitsizlik, endişe, kızgınlık, kahır ve ağız dolusu…, ne olacaksa çabuk olmalı. Kara gece ya derdimize derman olmalı ya da katlimize ferman… Kavruk Anadolu insanı yol arıyor, ışık oluyor, yol buluyordu. Azgınları, hainleri, satılık ruhları durduracak… Dakikalar dakikaları kovalıyor zamanla yarış var. “ Dua, dua, eller karıncalanmış; /Yıldızlar avuçta, gök parçalanmış./ Gözyaşı bir tarla, hep yoncalınmış../. Bir soluk, bir tütsü, bir uçan buğu; İplik ki, incecik, örer boşluğu.” Yolda dörtlülerini yakmış araçlar bir birlerine korna ile destek oluyor. Akıncı’ ya dönen araçlar var dönsek mi falan diyoruz…Neyse Çiftlik Kavşağına yaklaşıyoruz her yer araç.Araba çekecek yer arıyoruz uzak bir noktadan Külliye önüne yürüyoruz. Birçok K. Hamamlıyı görüyoruz Beştepe’ye çıkarken.Öğretmen arkadaşlardan çoluk çocuğu ile gelenler var.Her yer insan seli Gidenler gelenler. Birkaç genç Genel Kurmayın önünden geldiklerini parçalanmış insan cesetleri gördüklerini birçok yaralıyı taksilere bindirdikleri anlatıyor. Dinledik yola devam ettik. Uçaklar alçaktan uçuyor… silah sesleri, bomba, dualar, telaş, küfürler çeşitli rivayetler, bir sürü değişik haberler. Sonradan çözüyoruz bomba seslerinin ne olduğunu. Uçakların “alçak” seslerini, ses bombası etkisi için, insanları dağıtmak için yapıldığını öğreniyoruz, ama nafile... kimse yerinden kıpırdamıyor. “Sükût... Kıvrım kıvrım uzaklık uzar;/ Tek nokta seçemez dünyadan nazar./ Yerinde mi acep, ölü ve mezar? /Yeryüzü boşaldı, habersiz miyiz? /Güneşe göç var da, kalan biz miyiz?” Herkes bomba atılıyor diyor ama fazla bir kaçışma yok. Gerçi yapacakta bir şey yok, gecenin karanlığında. 15 Temmuzda Ankara gerçekten “Kahraman” oldu. En çok şehit veren şehir oldu. Fransızın başında kırmızı fesler Atılıyor bombalar gelmiyor sesler.  Kolumu salladım toplar oynadı Kara taş içinde çete kaynadı Yaşasın Urfalılar teslim olmadı Hiç işgal görmemiş şehri Ankara, Milli Mücadelenin kalbi karanlık geceye, şeytanın planlarına teslim olmadı. Tanıdık tanımadık herkes Hakanlara gelmiş. Aşağı Merkez Camii önü insan seli… Gülşen Ailesinin düğünü var galiba. Mehmet Gülşen neşe dolu biriydi. Öğretmen Arkadaşımın babası Rahmetli Lütfi Amcayı uzaktan bilirim. Hakanla şimdi lise sonda olan büyük kızının öğretmeni olmam nedeni ile ta o yıllarda tanışmış ve çok hoş bir arkadaşlık başlatmıştık. Yolar insanları almıyor. Hakan dendiğinde insanların yüzündeki acı birden yumuşuyor. Acı çekiyorlar ama iyi bilirdik, güzel insan, kibar insan gibi kelimeler arka arkaya geliyor. Bu yazıyı ESYAV Bülteni için yazma çalışırken, AYDER-Ankara Yönetici ve Bürokratlar Derneğinden gelen bir mesajla kendimizi Ankara’da Hamamönün’de dernek genel merkezinde bulduk.15 Temmuz konulu söyleyişi olacak. Konuşmacı bölge Vekili Aydın ÜNAL Bey. Hoş bir söyleşi oldu. Sonunda soru cevaplarda hemşerimiz Durali Keleş Bey o gece Genelkurmay ve Külliyede olduğunu söyledi. O günün heyecanı ve öfkesi vardı sözlerinde. Soruşturmaların akıbetini sordu ve ekledi Hakan Gülşen’i yakından tanırdım çok beyefendi birisiydi diyerek Rahmetli Hakanın güzelliklerinden bahsetti. Sayın Vekil de Hakanı tanıdığını söyledi. Hakan için benzer cümleleri kurduğu zaman işte dedim hiç yanılmamışım, Hakan o benim tanığım güzel insan. Tanıştığı herkes üzerinde olumlu izler bırakmış… Dere kenarından geçtim Soğuk sularından içtim Ben bu derde nerden düştüm Bilemem bilemem yar bilemem… Dedi mi? Bilinmez  Alçaklardan götürün de benim salımı Kimselerde bilmesin garip halımı… dedi mi? Hakan Rahmetli. Hakan, Abisi ve Amcası insan seli ile Mahkeme Ağacin Köyü’ne Kirmir Çayı’nın nazlı nazlı akışı gibi vardılar. Yorgun bedenleri doğup büyüdükleri kokusunu, her halini bildikleri Öz’ün, köyünün çorak topraklarına binlerce dua ile bırakılıverdi.’ Hakan Yabanabat’ın Öz’denen, güneyinden,İbrahim Ateş ise kuzeyden Süleler’dendi. İkisi de köy çocuğuydu. İkisi de bu dağlara bu kırlara, bu toprağa aşinaydı. Alıç ve mantar zamanı mevsim kışa dönüyor. Bir kış günü öncesi bahar cümbüşü… Sonbahar mevsimindeyiz ama soğuk kendini bayağı hissettiriyor. Bulutlar güneşin yolunu kapatıyor. Ağaçların yapraklarında sarı, yeşil, turuncu renk armonisi… Alıç ve mantar toplayanlar görülüyor. Orman kendine çekiyor insanı huzur ve gizemi ile. Her güzellik var ortamda. Dağların kar sesini vermesine az kalmış. Bulutlar, ağaçlar, kuşlar... Dağlar insanlardan anlar. Toprak insanın mayasında var… Dağlara girmek ağaçlar altında oturmak. Bulutları seyretmek insana iyi geliyor... Dağlardan şehre bakmak veya şehri unutmak… Dağlar insandaki kibri kırar. Büyüklük algısı yer değiştirir. Hakan kim bilir kaç kez baktı Soğuksu’yun tepelerinden. Süleler Köyü’ne İbrahim’e giderken karma karışık duygular içindeyim… Bir ay doğdu,  Ateş gibi oldu. Unutulmuş muydu?.. İbrahimler unutulur muydu? Bizde unutmadık Cumhuriyet İlkokulunun minik yürekleri anlamaya ve anmaya çalışıyordu geldik dedik. İbrahim Ateş’in yiğit Yabanabat evladının, Seksen kusur yaşındaki dedesi gözyaşları ile anlatıyor. Aynı Gülşen ailesi gibi onlarda o gece Genel Kurmayın önüne beraber büyüdükleri üç amcaoğlu ile hiç beklemeden yetişmişler hainlere dur demek için…  Devleştiler Yabanabat’ın yiğitleri nice yiğitler gibi… karanlığı boğdular. Üstat Necip Fazılın dizelerindeki gibi, “Ana rahmi zâhir, şu bizim koğuş;  Karanlığında nur, yeniden doğuş...  Sesler duymaktayım: Davran ve boğuş!  Sen bir devsin, yükü ağırdır devin!  Kalk ayağa, dimdik doğrul ve sevin! Mehmed'im, sevinin, başlar yüksekte!  Ölsek de sevinin, eve dönsek de!  Sanma bu tekerlek kalır tümsekte!  Yarın, elbet bizim, elbet bizimdir!  Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir! “ Eylül geldiğinde okullar buruk açıldı. Her zamanki neşe yoktu. Her okulda 15 Temmuz Şehitleri için okulların açılışında ve sonrasında birçok program düzenlendi. Ekim geldi okul olarak bir Hakanlara gidelim istedik. Cumhuriyet İlkokulunun minik yürekleri dualarla önce Şehit Ağacını ziyaret etti. Daha sonrada Gülşen Ailesi için yapılan köy mezarlığındaki Şehitliğe geldiler ve avuçlarındaki duaları üç kahramana minnet ve şükranlar bırakıverdiler. Emir geldi ben giderim… emrin aşım üstüne. Rabbim sen çağırdın kabul et katına. Emrin olur başım gözüm üstüne al kanlarla sana geldim… Kardeşim hakanım o gece beraber çıkmıştık yola sen gittin bir daha gelemedin. Bir önceki bültende yazdığım yazıyı şu cümleler ile bitirmiştim.İnsan soluğunu verirken "Hu", alırken "Hayy" dermiş… Hay huya gitmeyecek bir hayat için “Hayy” İle” Hu” arasında iki nefeslik bir ömür   Hacı ÜNAL  Cumhuriyet İlkokulu Müdür Yardımcısı
15 Temmuz 2016 günü hain FETÖ terör örgütü tarafından düzenlenen darbe girişimi ve ilçemizden verdiğimiz şehitlerimizin hayat hikayesini anlatan güzel bir yazı

Kara Gece
15 Temmuz 2016, akşam karanlığı çökmek üzere… Kapkara gecenin karanlığı sökecek aydınlık bir sabah olacak mı? Hayrın yolu mu tutulacak, yoksa şeytanın planı mı galip gelece? Karanlıkta ışık olmak isteyenler bir şeyler hissediyor. Sosyal medyadan ve telefonlarından devamlı iletişim halindeler. Ruhunu Şeytana satmış, Amerika'nın uşaklığını soyunmuş adına “hizmet” denen ne olduğu belirsiz hainler bunlar diyorlar… Ne fark eder diyoruz kim olurlarsa olsunlar, nereden gelirlerse gelirler. ”benim iman dolu göğsüm gibi serhaddım var”…
Başkanım K.Hamamda durum nedir? Sorular sorular… Ankara’ dan, Kazan dan arkadaşlar panik, korku ve endişe içindeler… Hem sorulara cevap veriyor hem de daha sağlıklı bilgiler almak için çabalıyoruz. Arkadaşları toparlama, bir şeyler yapma gayretindeyiz. Saat 22.00 suları bir araya gelelim bir şeyler yapalım diye toplanmaya başladık. Belirlenen yere arkadaşlar birer birer gelmeye başladı. İtirazlar var, böyle darbe olmaz diyenler farklı sesler…
Memur Sen Genel başkan yardımcılarından Mehmet Emin Beyi arıyorum evet başkanım kalkışma ve darbe girişimi diyor. Daha sonra Başbakanımız Binalı Bey açıklamada bulunuyor. İçim biraz genişliyor. Bu işin üstesinden geleceğiz diyor. Ama TRT den darbe bildirisinin okunması beni çok ciddi kaygılandırıyor. Yüzümdeki ifade ümitsizlik, endişe, kızgınlık, kahır ve ağız dolusu…, ne olacaksa çabuk olmalı. Kara gece ya derdimize derman olmalı ya da katlimize ferman… Kavruk Anadolu insanı yol arıyor, ışık oluyor, yol buluyordu. Azgınları, hainleri, satılık ruhları durduracak… Dakikalar dakikaları kovalıyor zamanla yarış var. “ Dua, dua, eller karıncalanmış; /Yıldızlar avuçta, gök parçalanmış./ Gözyaşı bir tarla, hep yoncalınmış../. Bir soluk, bir tütsü, bir uçan buğu; İplik ki, incecik, örer boşluğu.” Yolda dörtlülerini yakmış araçlar bir birlerine korna ile destek oluyor. Akıncı’ ya dönen araçlar var dönsek mi falan diyoruz…Neyse Çiftlik Kavşağına yaklaşıyoruz her yer araç.Araba çekecek yer arıyoruz uzak bir noktadan Külliye önüne yürüyoruz. Birçok K. Hamamlıyı görüyoruz Beştepe’ye çıkarken.Öğretmen arkadaşlardan çoluk çocuğu ile gelenler var.Her yer insan seli Gidenler gelenler. Birkaç genç Genel Kurmayın önünden geldiklerini parçalanmış insan cesetleri gördüklerini birçok yaralıyı taksilere bindirdikleri anlatıyor. Dinledik yola devam ettik. Uçaklar alçaktan uçuyor… silah sesleri, bomba, dualar, telaş, küfürler çeşitli rivayetler, bir sürü değişik haberler. Sonradan çözüyoruz bomba seslerinin ne olduğunu. Uçakların “alçak” seslerini, ses bombası etkisi için, insanları dağıtmak için yapıldığını öğreniyoruz, ama nafile... kimse yerinden kıpırdamıyor. “Sükût... Kıvrım kıvrım uzaklık uzar;/ Tek nokta seçemez dünyadan nazar./ Yerinde mi acep, ölü ve mezar? /Yeryüzü boşaldı, habersiz miyiz? /Güneşe göç var da, kalan biz miyiz?” Herkes bomba atılıyor diyor ama fazla bir kaçışma yok. Gerçi yapacakta bir şey yok, gecenin karanlığında. 15 Temmuzda Ankara gerçekten “Kahraman” oldu. En çok şehit veren şehir oldu.
Fransızın başında kırmızı fesler
Atılıyor bombalar gelmiyor sesler. 
Kolumu salladım toplar oynadı
Kara taş içinde çete kaynadı
Yaşasın Urfalılar teslim olmadı
Hiç işgal görmemiş şehri Ankara, Milli Mücadelenin kalbi karanlık geceye, şeytanın planlarına teslim olmadı.
Tanıdık tanımadık herkes Hakanlara gelmiş. Aşağı Merkez Camii önü insan seli… Gülşen Ailesinin düğünü var galiba. Mehmet Gülşen neşe dolu biriydi. Öğretmen Arkadaşımın babası Rahmetli Lütfi Amcayı uzaktan bilirim. Hakanla şimdi lise sonda olan büyük kızının öğretmeni olmam nedeni ile ta o yıllarda tanışmış ve çok hoş bir arkadaşlık başlatmıştık.
Yolar insanları almıyor. Hakan dendiğinde insanların yüzündeki acı birden yumuşuyor. Acı çekiyorlar ama iyi bilirdik, güzel insan, kibar insan gibi kelimeler arka arkaya geliyor. Bu yazıyı ESYAV Bülteni için yazma çalışırken, AYDER-Ankara Yönetici ve Bürokratlar Derneğinden gelen bir mesajla kendimizi Ankara’da Hamamönün’de dernek genel merkezinde bulduk.15 Temmuz konulu söyleyişi olacak. Konuşmacı bölge Vekili Aydın ÜNAL Bey. Hoş bir söyleşi oldu. Sonunda soru cevaplarda hemşerimiz Durali Keleş Bey o gece Genelkurmay ve Külliyede olduğunu söyledi. O günün heyecanı ve öfkesi vardı sözlerinde. Soruşturmaların akıbetini sordu ve ekledi Hakan Gülşen’i yakından tanırdım çok beyefendi birisiydi diyerek Rahmetli Hakanın güzelliklerinden bahsetti. Sayın Vekil de Hakanı tanıdığını söyledi. Hakan için benzer cümleleri kurduğu zaman işte dedim hiç yanılmamışım, Hakan o benim tanığım güzel insan. Tanıştığı herkes üzerinde olumlu izler bırakmış…
Dere kenarından geçtim
Soğuk sularından içtim
Ben bu derde nerden düştüm
Bilemem bilemem yar bilemem… Dedi mi? Bilinmez 
Alçaklardan götürün de benim salımı
Kimselerde bilmesin garip halımı… dedi mi? Hakan Rahmetli. Hakan, Abisi ve Amcası insan seli ile Mahkeme Ağacin Köyü’ne Kirmir Çayı’nın nazlı nazlı akışı gibi vardılar. Yorgun bedenleri doğup büyüdükleri kokusunu, her halini bildikleri Öz’ün, köyünün çorak topraklarına binlerce dua ile bırakılıverdi.’
Hakan Yabanabat’ın Öz’denen, güneyinden,İbrahim Ateş ise kuzeyden Süleler’dendi. İkisi de köy çocuğuydu. İkisi de bu dağlara bu kırlara, bu toprağa aşinaydı.
Alıç ve mantar zamanı mevsim kışa dönüyor. Bir kış günü öncesi bahar cümbüşü… Sonbahar mevsimindeyiz ama soğuk kendini bayağı hissettiriyor. Bulutlar güneşin yolunu kapatıyor. Ağaçların yapraklarında sarı, yeşil, turuncu renk armonisi… Alıç ve mantar toplayanlar görülüyor. Orman kendine çekiyor insanı huzur ve gizemi ile. Her güzellik var ortamda. Dağların kar sesini vermesine az kalmış. Bulutlar, ağaçlar, kuşlar... Dağlar insanlardan anlar. Toprak insanın mayasında var… Dağlara girmek ağaçlar altında oturmak. Bulutları seyretmek insana iyi geliyor... Dağlardan şehre bakmak veya şehri unutmak… Dağlar insandaki kibri kırar. Büyüklük algısı yer değiştirir. Hakan kim bilir kaç kez baktı Soğuksu’yun tepelerinden. Süleler Köyü’ne İbrahim’e giderken karma karışık duygular içindeyim…
Bir ay doğdu, 
Ateş gibi oldu.
Unutulmuş muydu?..
İbrahimler unutulur muydu? Bizde unutmadık Cumhuriyet İlkokulunun minik yürekleri anlamaya ve anmaya çalışıyordu geldik dedik.
İbrahim Ateş’in yiğit Yabanabat evladının, Seksen kusur yaşındaki dedesi gözyaşları ile anlatıyor. Aynı Gülşen ailesi gibi onlarda o gece Genel Kurmayın önüne beraber büyüdükleri üç amcaoğlu ile hiç beklemeden yetişmişler hainlere dur demek için… 
Devleştiler Yabanabat’ın yiğitleri nice yiğitler gibi… karanlığı boğdular. Üstat Necip Fazılın dizelerindeki gibi,
“Ana rahmi zâhir, şu bizim koğuş; 
Karanlığında nur, yeniden doğuş... 
Sesler duymaktayım: Davran ve boğuş! 
Sen bir devsin, yükü ağırdır devin! 
Kalk ayağa, dimdik doğrul ve sevin!

Mehmed'im, sevinin, başlar yüksekte! 
Ölsek de sevinin, eve dönsek de! 
Sanma bu tekerlek kalır tümsekte! 
Yarın, elbet bizim, elbet bizimdir! 
Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir! “
Eylül geldiğinde okullar buruk açıldı. Her zamanki neşe yoktu. Her okulda 15 Temmuz Şehitleri için okulların açılışında ve sonrasında birçok program düzenlendi. Ekim geldi okul olarak bir Hakanlara gidelim istedik. Cumhuriyet İlkokulunun minik yürekleri dualarla önce Şehit Ağacını ziyaret etti. Daha sonrada Gülşen Ailesi için yapılan köy mezarlığındaki Şehitliğe geldiler ve avuçlarındaki duaları üç kahramana minnet ve şükranlar bırakıverdiler.
Emir geldi ben giderim… emrin aşım üstüne. Rabbim sen çağırdın kabul et katına. Emrin olur başım gözüm üstüne al kanlarla sana geldim…
Kardeşim hakanım o gece beraber çıkmıştık yola sen gittin bir daha gelemedin. Bir önceki bültende yazdığım yazıyı şu cümleler ile bitirmiştim.İnsan soluğunu verirken "Hu", alırken "Hayy" dermiş… Hay huya gitmeyecek bir hayat için “Hayy” İle” Hu” arasında iki nefeslik bir ömür

 

Hacı ÜNAL 

Cumhuriyet İlkokulu

Müdür Yardımcısı

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve kizilcahamamhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.