Murat Bardakçı
Köşe Yazarı
Murat Bardakçı
 

Bir zamanlar “Türkçe” denen şık, zarif, âhenkli ve şuh bir dil vardı...

Bundan altmış-yetmiş sene öncesine kadar ismine “Türkçe” denen âhenkli, şık, zarif ve fikrin her çeşidini kolayca ifade edebilmeye imkân veren zengin bir dil vardı; şuh bir hanımı andırır, su gibi akardı. “Vardı” diyorum, zira artık yok, katledildi! Önce “sadeleştirme” hevesiyle binlerce kelime unutturuldu; derken Türkçe’yi koruyup gözetmekle görevli Türk Dil Kurumu bunların yerine takır-tukur karşılıklar uydurup kelime hazinesini köreltti, o güzelim âhenk kakofoniye döndü ve neticede koskoca dil unutulup gitti! Bugünün Türkçesi merâmı ifadeye hiçbir şekilde kâfi gelmeyen, birbinden tatsız, ruhsuz ve âhenksiz birkaç yüz kelimeden ibaret; fukaranın da fukarası hâle getirilmiş kekremsi bir sözler yığınıdır! Kelime hazinesi böyle perişan olmuş bir dilde birşeyler söylemeye çalışmak, iki satır bile olsa doğru dürüst sözler edebilmek ve bir konuyu etraflı şekilde anlatabilmek hayli zordur... Yerlerde süründükçe sürünen, bir çukurdan ötekine düşen, ezilen, çiğnenen ve durmaksızın tekmelenen Türkçe, hiçbir zaman bugünlerdeki gibi bozuk ve kötü olmamıştı! İşte bu yüzden doğru dürüst konuşamıyoruz, yazamıyoruz, derdimizi anlatamıyoruz... Hemen her an değişen ve yenilenen “alt” yahut “yan” diller ile sosyal medyaya mahsus tuhaf üslûbu kasdetmiyorum. Alt dillerin zaten olması kaçınılmazdır ve normaldir; sosyal medyadaki garip ifade tarzları ise sadece bizim değil, artık hemen bütün dillerin derdidir... Asıl mesele, Türkçe’ye hâkim olması gerekenlerin yazmadaki ve konuşmadaki beceriksizlikleri! Akademisyen fikrini söylemekten âciz, sözü uzattıkça uzatıyor, hele kafası karışıksa ve bilgisinden emin değilse yazdıkları muammâya dönüyor. Muhabir haberi yazıp hadiseyi nakledemiyor; gazetelerin yazı işlerindeki redaktörler, editörler, vesaireler de farklı değiller, Türkçe bahsinde hemen her meslek aynı sefalet seviyesinde! OKUYUN AMA GÜLMEYİN, TİTREYİN! Aşağıda, gazetelerde birkaç aydan buyana gözüme takılıp bir tarafa kaydettiğim ifade tuhaflıklarından bazılarını aynen veriyorum. Okuduğunuzda “Artık doğru dürüst hiçbirşey yazamıyoruz” demekle neyi kasdettiğimi rahatça anlarsınız: * “Güzel insan dost arkadaş kardeş COVID-19 illeti onu da aldı aramızdan”. * “Güzel insan”, “dost”, “arkadaş” ve “kardeş” kim? COVID-19 illeti mi, yoksa hastalığa kurban giden rahmetli mi? * “Son dakika... Bomba iddia... Kızıyla evlendikten sonra devasa şirketin hisselerini 3.82 milyon kat ucuza almış!”. * Ortada pespayenin de pespayesi bir ensest var galiba! Habere bakarsanız, ahlâksız herif kızıyla evlenmiş! * “...Kişi başına en fazla çay nerede tüketiliyor dersiniz? Tabii ki Türkiye’de! Toplam çay tüketiminin en fazla olduğu ülke ise tahmin edilebileceği gibi Çin. Çin’de toplam 1,8 milyon ton çay tüketiliyor”. * Çözebilirseniz çözün! En fazla çay içen millet hangisi? Türkler mi, Çinliler mi? * “Bilim insanları, koronavirüsün mutasyonundaki yavaşlamanın daha önce hastalığa yakalanmış kişilerin yeniden enfeksiyona karşı korunacağı anlamına geldiğini ve potansiyel bir aşının uzun süre etki sağlayabileceği anlamına geldiğini söyledi”. * Aynen, senin de anlamını!... * “Annesi, babası ve kardeşini vurup intihar etti”. * Katil kim? Babasını ve kardeşini vurup intihar eden anne mi, başka biri mi, kim? * “Tekrar ısıtılmış patateslerin sorunu, ısıtma işlemi değil, pişen patateslerin nasıl saklandığıdır. Buzdolabına konmadan oda sıcaklığında bırakıldıklarında, şartlar Clostridium botulinum (botülizm) gelişimi için uygun olur - özellikle de folyo ile sarılıp oksijenden uzak tutulduklarında. Patatesi tekrar ısıtmak bunları her zaman yok etmez. Bu yüzden önemli olan, patatesi güvenli bir şekilde muhafaza etmektir”. * Patatesin nasıl saklanması gerektiğini mi okuyoruz, yoksa bulmaca mı çözüyoruz? * “İki güne taburcu edilecek...”. * Heee! Ben de bir aya tezkere alıyom. Dayımgillere, yengemgillere selâm ederim. Halamgillerin de ellerinden öperim! * Kim Jong-un’un öldüğüne dair iddialar peş peşe gelirken en net açıklama geldi”. * Haberi yazanda “gelmek” takıntısı olduğu belli! * “İstanbul Sancaktepe’de otomobille minibüs çarpıştı. İhbar üzerine olay yerine çok sayıda sağlık ve polis ekibi sevk edildi. Kazada ilk belirlemelere göre 12 kişi yaralandı. Yaralılar ambulanslarla hastanelere sevk edildi”. * “Sevkedildi” saplantısı bir tarafa, hapishane kaçağı yahut soyguncu mu ihbar ediliyor? Milletin gözünün önünde olan kazanın ihbarı mı olur? * “Tanınmış iş insanı, iş partneri ile mahkemelik oldu”. * Sanki “iş hayvanı” da varmış gibi son zamanların “iş insanı” garabetinin ardından gelen “iş partneri” neyin nesi? “Ortak” sözünün suyu mu çıktı? Yoksa “aşk partneri” mi olacaklardı? * “Kemal Sunal’ın postacı Adem karakterin oynadığı filmin bir sahnesinde bakkala girer ve bakkalcı ile arasındaki diyalog sonrası değişen kamera açısı sonrası kapalı olan bisküvi kutusu bir anda açılır...”. * Bu “bakkalcı”nın dükkânı acaba nerede? “Kasapçı” ile “manavcı”nın yanında olmasın! * “Ünlü gurme ailesinden uzakta yaşayan öğrenci takipçisine ev yapımı konserve gönderdi”. * Noktalama işaretleri artık ayıp ve lüzumsuz olduğu için kimin kime konserve gönderdiğini anlayabilirseniz anlayın! “Ünlü gurme ailesinden uzakta yaşayan öğrenci” mi takipçisine gönderiyor, yoksa “Ailesinden uzakta yaşayan öğrenciye” ünlü gurme mi yolluyor? * “Pegasus Hava Yolları’na ait İzmir-İstanbul seferini yapan uçağın iniş yaptıktan sonra kayarak pistin sonundaki toprak zemine çıkmıştı”. * Dikkat! Kayıp pistten “uçak” değil, “uçağın” çıkmış! * “2022 yılında üretimine başlayacağı, geliştirme süreci devam eden otomobilin ön gösterim versiyonunu bugün tanıtıldı...”. * Keşki ben var gitmek olsaydık o gösterim versiyonunun önüne! * “Tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybeden Mesut Yılmaz için hastaneden yazılı açıklama yapıldı. Eski başbakanlardan Mesut Yılmaz tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti. Tedavi gördüğü hastaneden de yazılı bir açıklama yapılarak...”. * Allah’ın hakkı üçtür, dolayısı ile “hayatını kaybetti” ve “yazılı açıklama” sözlerinin birer defa daha tekrar edilmesi şarttır! * “Gezegenlerden en parlak olanı, HD 73344 ismi verilen yıldızın yörüngesinde dolanıyor. Bu gezegenin, Dünya’nın kütlesinin 10 katı büyüklüğünde ve Dünya’dan 2,5 kat daha büyük olduğu kaydedildi”. * İyi öğrenin: İki buçuk, 10’dan büyüktür! Bu şekildeki söz söyleyememe ve yazamama zavallılığının neticelerinden olan “giriş yapmak”, “görüşme gerçekleştirmek” veya “performans sergilemek” misâli dili yardımcı fiillerden medet umarak perişan etme illetinden de önümüzdeki günlerde bahsedeceğim...
Ekleme Tarihi: 07 Ocak 2021 - Perşembe

Bir zamanlar “Türkçe” denen şık, zarif, âhenkli ve şuh bir dil vardı...

Bundan altmış-yetmiş sene öncesine kadar ismine “Türkçe” denen âhenkli, şık, zarif ve fikrin her çeşidini kolayca ifade edebilmeye imkân veren zengin bir dil vardı; şuh bir hanımı andırır, su gibi akardı.

“Vardı” diyorum, zira artık yok, katledildi! Önce “sadeleştirme” hevesiyle binlerce kelime unutturuldu; derken Türkçe’yi koruyup gözetmekle görevli Türk Dil Kurumu bunların yerine takır-tukur karşılıklar uydurup kelime hazinesini köreltti, o güzelim âhenk kakofoniye döndü ve neticede koskoca dil unutulup gitti!

Bugünün Türkçesi merâmı ifadeye hiçbir şekilde kâfi gelmeyen, birbinden tatsız, ruhsuz ve âhenksiz birkaç yüz kelimeden ibaret; fukaranın da fukarası hâle getirilmiş kekremsi bir sözler yığınıdır!

Kelime hazinesi böyle perişan olmuş bir dilde birşeyler söylemeye çalışmak, iki satır bile olsa doğru dürüst sözler edebilmek ve bir konuyu etraflı şekilde anlatabilmek hayli zordur...

Yerlerde süründükçe sürünen, bir çukurdan ötekine düşen, ezilen, çiğnenen ve durmaksızın tekmelenen Türkçe, hiçbir zaman bugünlerdeki gibi bozuk ve kötü olmamıştı! İşte bu yüzden doğru dürüst konuşamıyoruz, yazamıyoruz, derdimizi anlatamıyoruz...

Hemen her an değişen ve yenilenen “alt” yahut “yan” diller ile sosyal medyaya mahsus tuhaf üslûbu kasdetmiyorum. Alt dillerin zaten olması kaçınılmazdır ve normaldir; sosyal medyadaki garip ifade tarzları ise sadece bizim değil, artık hemen bütün dillerin derdidir...


Asıl mesele, Türkçe’ye hâkim olması gerekenlerin yazmadaki ve konuşmadaki beceriksizlikleri!

Akademisyen fikrini söylemekten âciz, sözü uzattıkça uzatıyor, hele kafası karışıksa ve bilgisinden emin değilse yazdıkları muammâya dönüyor. Muhabir haberi yazıp hadiseyi nakledemiyor; gazetelerin yazı işlerindeki redaktörler, editörler, vesaireler de farklı değiller, Türkçe bahsinde hemen her meslek aynı sefalet seviyesinde!

OKUYUN AMA GÜLMEYİN, TİTREYİN!

Aşağıda, gazetelerde birkaç aydan buyana gözüme takılıp bir tarafa kaydettiğim ifade tuhaflıklarından bazılarını aynen veriyorum. Okuduğunuzda “Artık doğru dürüst hiçbirşey yazamıyoruz” demekle neyi kasdettiğimi rahatça anlarsınız:

* “Güzel insan dost arkadaş kardeş COVID-19 illeti onu da aldı aramızdan”.

* “Güzel insan”, “dost”, “arkadaş” ve “kardeş” kim? COVID-19 illeti mi, yoksa hastalığa kurban giden rahmetli mi?

* “Son dakika... Bomba iddia... Kızıyla evlendikten sonra devasa şirketin hisselerini 3.82 milyon kat ucuza almış!”.

* Ortada pespayenin de pespayesi bir ensest var galiba! Habere bakarsanız, ahlâksız herif kızıyla evlenmiş!

* “...Kişi başına en fazla çay nerede tüketiliyor dersiniz? Tabii ki Türkiye’de! Toplam çay tüketiminin en fazla olduğu ülke ise tahmin edilebileceği gibi Çin. Çin’de toplam 1,8 milyon ton çay tüketiliyor”.

* Çözebilirseniz çözün! En fazla çay içen millet hangisi? Türkler mi, Çinliler mi?

* “Bilim insanları, koronavirüsün mutasyonundaki yavaşlamanın daha önce hastalığa yakalanmış kişilerin yeniden enfeksiyona karşı korunacağı anlamına geldiğini ve potansiyel bir aşının uzun süre etki sağlayabileceği anlamına geldiğini söyledi”.

* Aynen, senin de anlamını!...

* “Annesi, babası ve kardeşini vurup intihar etti”.

* Katil kim? Babasını ve kardeşini vurup intihar eden anne mi, başka biri mi, kim?

* “Tekrar ısıtılmış patateslerin sorunu, ısıtma işlemi değil, pişen patateslerin nasıl saklandığıdır. Buzdolabına konmadan oda sıcaklığında bırakıldıklarında, şartlar Clostridium botulinum (botülizm) gelişimi için uygun olur - özellikle de folyo ile sarılıp oksijenden uzak tutulduklarında. Patatesi tekrar ısıtmak bunları her zaman yok etmez. Bu yüzden önemli olan, patatesi güvenli bir şekilde muhafaza etmektir”.

* Patatesin nasıl saklanması gerektiğini mi okuyoruz, yoksa bulmaca mı çözüyoruz?

* “İki güne taburcu edilecek...”.

* Heee! Ben de bir aya tezkere alıyom. Dayımgillere, yengemgillere selâm ederim. Halamgillerin de ellerinden öperim!

* Kim Jong-un’un öldüğüne dair iddialar peş peşe gelirken en net açıklama geldi”.

* Haberi yazanda “gelmek” takıntısı olduğu belli!

* “İstanbul Sancaktepe’de otomobille minibüs çarpıştı. İhbar üzerine olay yerine çok sayıda sağlık ve polis ekibi sevk edildi. Kazada ilk belirlemelere göre 12 kişi yaralandı. Yaralılar ambulanslarla hastanelere sevk edildi”.

* “Sevkedildi” saplantısı bir tarafa, hapishane kaçağı yahut soyguncu mu ihbar ediliyor? Milletin gözünün önünde olan kazanın ihbarı mı olur?

* “Tanınmış iş insanı, iş partneri ile mahkemelik oldu”.

* Sanki “iş hayvanı” da varmış gibi son zamanların “iş insanı” garabetinin ardından gelen “iş partneri” neyin nesi? “Ortak” sözünün suyu mu çıktı? Yoksa “aşk partneri” mi olacaklardı?

* “Kemal Sunal’ın postacı Adem karakterin oynadığı filmin bir sahnesinde bakkala girer ve bakkalcı ile arasındaki diyalog sonrası değişen kamera açısı sonrası kapalı olan bisküvi kutusu bir anda açılır...”.

* Bu “bakkalcı”nın dükkânı acaba nerede? “Kasapçı” ile “manavcı”nın yanında olmasın!

* “Ünlü gurme ailesinden uzakta yaşayan öğrenci takipçisine ev yapımı konserve gönderdi”.

* Noktalama işaretleri artık ayıp ve lüzumsuz olduğu için kimin kime konserve gönderdiğini anlayabilirseniz anlayın! “Ünlü gurme ailesinden uzakta yaşayan öğrenci” mi takipçisine gönderiyor, yoksa “Ailesinden uzakta yaşayan öğrenciye” ünlü gurme mi yolluyor?

* “Pegasus Hava Yolları’na ait İzmir-İstanbul seferini yapan uçağın iniş yaptıktan sonra kayarak pistin sonundaki toprak zemine çıkmıştı”.

* Dikkat! Kayıp pistten “uçak” değil, “uçağın” çıkmış!

* “2022 yılında üretimine başlayacağı, geliştirme süreci devam eden otomobilin ön gösterim versiyonunu bugün tanıtıldı...”.

* Keşki ben var gitmek olsaydık o gösterim versiyonunun önüne!

* “Tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybeden Mesut Yılmaz için hastaneden yazılı açıklama yapıldı. Eski başbakanlardan Mesut Yılmaz tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti. Tedavi gördüğü hastaneden de yazılı bir açıklama yapılarak...”.

* Allah’ın hakkı üçtür, dolayısı ile “hayatını kaybetti” ve “yazılı açıklama” sözlerinin birer defa daha tekrar edilmesi şarttır!

* “Gezegenlerden en parlak olanı, HD 73344 ismi verilen yıldızın yörüngesinde dolanıyor. Bu gezegenin, Dünya’nın kütlesinin 10 katı büyüklüğünde ve Dünya’dan 2,5 kat daha büyük olduğu kaydedildi”.

* İyi öğrenin: İki buçuk, 10’dan büyüktür!

Bu şekildeki söz söyleyememe ve yazamama zavallılığının neticelerinden olan “giriş yapmak”, “görüşme gerçekleştirmek” veya “performans sergilemek” misâli dili yardımcı fiillerden medet umarak perişan etme illetinden de önümüzdeki günlerde bahsedeceğim...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve kizilcahamamhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.