Mehmet ACET
Köşe Yazarı
Mehmet ACET
 

Meral Akşener’in başka bir oyun planı mı var - 2

Dünkü yazımıza aldığımız geri dönüşler, konuya bugün de devam etmemizi sağlayacak yeni birtakım verileri önümüze koydu. O yüzden aynı başlıkla ikinci bir yazı daha yazmaya karar verdim. İlginçtir, burada dillendirdiğimiz hususlara, İYİ Parti’nin içinden gelen yorumlar da dâhil, itiraz eden çıkmadığı gibi, genelde “Benzer şeyler düşünüyoruz” şeklinde özetleyebileceğim türden dönüşler oldu. Aktaracağım ama önce dünkü yazının ana çerçevesini yansıtan yeni bazı cümleler kurayım: 1- İYİ Parti son dönemde bütün enerjisini, CHP’yi geçerek ana muhalefet partisi, yani yeni sistemdeki adıyla ‘ikinci parti’ olmak için harcıyor. 2- Kılıçdaroğlu ile Akşener, Cumhurbaşkanı adayının kim olacağı konusunda bir türlü ortak paydada buluşamıyorlar. Bu da iki partinin liderleri arasında dışardan bir gözle de rahatça görülebilen bir ‘gerilim hattı’ oluşturmuş durumda. 3- Akşener, “Cumhurbaşkanı adayı olmayacağım” açıklamasını biraz da, Kılıçdaroğlu’na “Sen de aday olma” mesajını vermek için yaptı. Ekrem İmamoğlu’nun adaylığına destek açıklamasıyla da, aslında CHP içindeki karmaşayı tetiklemeye çalışıyor. 4- Akşener açısından, 2018’de “Bıraktım” dediği genel başkanlığa dönüşü, “Olmayacağım” dediği cumhurbaşkanı adaylığı için de bir “emsal” teşkil edebilir. Yani, şartlar değişince, 3 sene önce olduğu gibi yeniden fikir değiştirebilir ve adayım diyebilir. AKŞENER’İN ADAYLIĞINA İÇERİDEN BİR YORUM: “MECBURİYET OLUŞABİLİR” İYİ Parti yönetiminde görevi bulunan bir isim, dünkü yazımızda dillendirdiğimiz tezlere mukabil olarak, Meral Hanım’ın duruşunu yansıtan şöyle bir mesaj gönderdi: “İcracı olmak ve parlamenter sistem teklifinde tutarlılığı kaybetmemek istiyor. Ama Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde mecburiyet oluşabilir.” Bu mesajdaki kritik ifadeyi herkes fark etmiş olmalı: “Mecburiyet oluşabilir” Bu ifade, Akşener’in adaylık kapılarını tümden kapamadığının açık bir işareti olarak görülebilir. Böyle olduğunu farzetmeniz halinde, kendisinin adaylıktan feragat açıklamasının da, Ekrem İmamoğlu’na destek vererek Kemal Kılıçdaroğlu’nu ‘huzursuz etmesinin’ de, belli bir taktiğin ürünü olabileceğini düşünmeye başlayabilirsiniz. İYİ PARTİ’NİN HEDEFİ: CHP’DEN GELECEK OYLARLA CHP’Yİ GEÇMEK İYİ Parti’nin CHP ile rekabet halinde olduğunu, CHP çevrelerinden ‘küçük ortak’ muamelesi gördüğü zamanlarda verdiği reaksiyondan da anlayabiliyorsunuz. Yukarıda sözlerine atıf yaptığım İYİ Partili yönetici, CHP’yi geçerek ikinci parti olma, bunu da CHP’den de gelecek oylarla sağlama hedefini saklamıyor. “Üç dört ay sonra, daha sağlıklı bir değerlendirme imkânı olur” dedikten sonra, bana hayli ilginç gelen şöyle bir cümle kuruyor: “Sağ seçmen kızınca sola oy vermez ama sol seçmen kızınca sağa oy verebilir.” Demek istiyor ki, bizden CHP’ye oy gitmez ama CHP’den bize oy gelir. Malum, Cumhuriyet Halk Partisi tabanında, partinin HDP ile stratejik işbirliğine yönelmesinden ve Atatürkçü çizgiden uzaklaşmasından dolayı rahatsızlık duyan ciddi bir kitle var. Bu kitlenin, kendine en yakın adres olarak İYİ Parti’yi gördüğü biliniyor. İYİ Parti’nin iktidar karşıtı cephede ve CHP ile aynı ittifakta yer alması da, bu geçişi kolaylaştırıcı/rahatlatıcı bir faktör olarak devreye girebilir. Kılıçdaroğlu’nun Irak ve Suriye tezkeresine HDP’den gelen çağrıya uyarak “Hayır” oyu verdikten sonra, o kararıyla açık bir çelişkiye düşme pahasına “Söz veriyorum o Kandil denen yuvayı yerle yeksan etmezsem Kılıçdaroğlu demesinler” diye konuşması, tam da böyle bir endişe ile ilgili olabilir mi acaba? CHP’den İYİ Parti’ye gelecek oylar, İYİ Parti’nin iki türlü işine yarayacak. Kendilerini yukarı doğru taşırken, CHP’yi aşağıya doğru çekecek. Peki, İYİ Partili ismin dile getirdiği gibi üç dört ay sonra, İYİ Parti’nin CHP ile aradaki farkı kapattığı ve ikinci parti olabilecek kapasiteye ulaştığına dair bir takım kamuoyu araştırmaları karşımıza çıkarsa ne olur? Şu olur bir defa: Kılıçdaroğlu kendi aday olmak isterse, Akşener daha rahat bir ortamda o halde ben de adayım der. Akşener’in destekleriz dediği isim/isimlere Kılıçdaroğlu, Kılıçdaroğlu’nun aday yapmak istediği isim/isimlere Akşener onay vermezse, ‘mecburiyet’ durumu hâsıl olur, herkes kendi adayı ile seçimlere gider, ikinci turda ikinci gelen adayı birlikte destekleyelim denir.
Ekleme Tarihi: 02 Aralık 2021 - Perşembe

Meral Akşener’in başka bir oyun planı mı var - 2

Dünkü yazımıza aldığımız geri dönüşler, konuya bugün de devam etmemizi sağlayacak yeni birtakım verileri önümüze koydu.

O yüzden aynı başlıkla ikinci bir yazı daha yazmaya karar verdim.

İlginçtir, burada dillendirdiğimiz hususlara, İYİ Parti’nin içinden gelen yorumlar da dâhil, itiraz eden çıkmadığı gibi, genelde “Benzer şeyler düşünüyoruz” şeklinde özetleyebileceğim türden dönüşler oldu.

Aktaracağım ama önce dünkü yazının ana çerçevesini yansıtan yeni bazı cümleler kurayım:

1- İYİ Parti son dönemde bütün enerjisini, CHP’yi geçerek ana muhalefet partisi, yani yeni sistemdeki adıyla ‘ikinci parti’ olmak için harcıyor.

2- Kılıçdaroğlu ile Akşener, Cumhurbaşkanı adayının kim olacağı konusunda bir türlü ortak paydada buluşamıyorlar. Bu da iki partinin liderleri arasında dışardan bir gözle de rahatça görülebilen bir ‘gerilim hattı’ oluşturmuş durumda.

3- Akşener, “Cumhurbaşkanı adayı olmayacağım” açıklamasını biraz da, Kılıçdaroğlu’na “Sen de aday olma” mesajını vermek için yaptı. Ekrem İmamoğlu’nun adaylığına destek açıklamasıyla da, aslında CHP içindeki karmaşayı tetiklemeye çalışıyor.

4- Akşener açısından, 2018’de “Bıraktım” dediği genel başkanlığa dönüşü, “Olmayacağım” dediği cumhurbaşkanı adaylığı için de bir “emsal” teşkil edebilir. Yani, şartlar değişince, 3 sene önce olduğu gibi yeniden fikir değiştirebilir ve adayım diyebilir.

AKŞENER’İN ADAYLIĞINA İÇERİDEN BİR YORUM: “MECBURİYET OLUŞABİLİR”

İYİ Parti yönetiminde görevi bulunan bir isim, dünkü yazımızda dillendirdiğimiz tezlere mukabil olarak, Meral Hanım’ın duruşunu yansıtan şöyle bir mesaj gönderdi:

“İcracı olmak ve parlamenter sistem teklifinde tutarlılığı kaybetmemek istiyor. Ama Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde mecburiyet oluşabilir.”

Bu mesajdaki kritik ifadeyi herkes fark etmiş olmalı:

“Mecburiyet oluşabilir”

Bu ifade, Akşener’in adaylık kapılarını tümden kapamadığının açık bir işareti olarak görülebilir.

Böyle olduğunu farzetmeniz halinde, kendisinin adaylıktan feragat açıklamasının da, Ekrem İmamoğlu’na destek vererek Kemal Kılıçdaroğlu’nu ‘huzursuz etmesinin’ de, belli bir taktiğin ürünü olabileceğini düşünmeye başlayabilirsiniz.

İYİ PARTİ’NİN HEDEFİ: CHP’DEN GELECEK OYLARLA CHP’Yİ GEÇMEK

İYİ Parti’nin CHP ile rekabet halinde olduğunu, CHP çevrelerinden ‘küçük ortak’ muamelesi gördüğü zamanlarda verdiği reaksiyondan da anlayabiliyorsunuz.

Yukarıda sözlerine atıf yaptığım İYİ Partili yönetici, CHP’yi geçerek ikinci parti olma, bunu da CHP’den de gelecek oylarla sağlama hedefini saklamıyor.

“Üç dört ay sonra, daha sağlıklı bir değerlendirme imkânı olur” dedikten sonra, bana hayli ilginç gelen şöyle bir cümle kuruyor:

“Sağ seçmen kızınca sola oy vermez ama sol seçmen kızınca sağa oy verebilir.”

Demek istiyor ki, bizden CHP’ye oy gitmez ama CHP’den bize oy gelir.

Malum, Cumhuriyet Halk Partisi tabanında, partinin HDP ile stratejik işbirliğine yönelmesinden ve Atatürkçü çizgiden uzaklaşmasından dolayı rahatsızlık duyan ciddi bir kitle var.

Bu kitlenin, kendine en yakın adres olarak İYİ Parti’yi gördüğü biliniyor.

İYİ Parti’nin iktidar karşıtı cephede ve CHP ile aynı ittifakta yer alması da, bu geçişi kolaylaştırıcı/rahatlatıcı bir faktör olarak devreye girebilir.

Kılıçdaroğlu’nun Irak ve Suriye tezkeresine HDP’den gelen çağrıya uyarak “Hayır” oyu verdikten sonra, o kararıyla açık bir çelişkiye düşme pahasına “Söz veriyorum o Kandil denen yuvayı yerle yeksan etmezsem Kılıçdaroğlu demesinler” diye konuşması, tam da böyle bir endişe ile ilgili olabilir mi acaba?

CHP’den İYİ Parti’ye gelecek oylar, İYİ Parti’nin iki türlü işine yarayacak.

Kendilerini yukarı doğru taşırken, CHP’yi aşağıya doğru çekecek.

Peki, İYİ Partili ismin dile getirdiği gibi üç dört ay sonra, İYİ Parti’nin CHP ile aradaki farkı kapattığı ve ikinci parti olabilecek kapasiteye ulaştığına dair bir takım kamuoyu araştırmaları karşımıza çıkarsa ne olur?

Şu olur bir defa:

Kılıçdaroğlu kendi aday olmak isterse, Akşener daha rahat bir ortamda o halde ben de adayım der.

Akşener’in destekleriz dediği isim/isimlere Kılıçdaroğlu, Kılıçdaroğlu’nun aday yapmak istediği isim/isimlere Akşener onay vermezse, ‘mecburiyet’ durumu hâsıl olur, herkes kendi adayı ile seçimlere gider, ikinci turda ikinci gelen adayı birlikte destekleyelim denir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve kizilcahamamhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.