Ashabına, canımız Ana ve Babamıza, Allah (c.c)’ın ilke ve inkılabı İslam’a tabi olan Mümin kardeşlerimize, Din ve Vatan muhafızı Şehid ve Gazilerimize salat ve selam olsun!
Ay ve Güneş tutulmasının da etkileriyle oluşan med-cezirler ve yer kabuğunda oluşan hareketlilikler sebebiyle zelzele, sel, tsunami, hortum vs. afetler gözlerimizin önünde cereyan ediyor ve her yıl artarak devam ettiğine beraberce yaşayarak şahid oluyoruz! Ve olmaya da devam edeceğiz! Bu felaketlerin oluşturduğu mal ve can kaybı gibi zararlarını aza indirmenin en etkili yolu; maddi ve manevi tedbirleri tavizsiz olarak almak ve almaya devam etmektir!
Güneş ve Ay tutulmalarının oluşturduğu tabiat olayları gibi, sonuçları açısından sosyo-ekonomik, hukuki ve siyasi neticeler oluşturabilen asıl tutulma ise; fert, toplum ve yöneticilerimizde olabilecek olan akıl tutulmalarıdır!
Bir damla sudan yaratılan insanın dünya ve ahiret huzurunu sağlayacak “Hak yol” varken “Batıl yollara” sapması bir akıl tutulması değil midir?
‘’Dindar Nesil’’ çağrılarına rağmen, Din ve Vatansever nesil yerine bir kısım bürokrasinin; batı taklitçisi, hapçı, hoppala-tombala, hababam sınıfı bir nesil yetiştirme inadı bir akıl tutulması değil midir?
“Ey iman edenler! Eğer kendilerine kitap verilenlerden herhangi bir gruba uyup itaat edecek (ve boyun eğecek) olursanız, (unutmayın adım adım) sizi imanınızdan sonra tekrar küfre döndürürler (ve Hakk davadan dönekleştirirler)”(Al-i İmran 100) İlahi mesajındaki İlahi ihtara rağmen kendi inancımız, hukukumuz, örfümüz ve adetlerimiz, bayramlarımız, yılbaşımız varken denize döktüğümüz düşmanlarımızın adetlerine, kanunlarına, modalarına, tatil günlerine, noel ve yılanbaşı çılgınlığına yönelmemiz tam bir akıl tutulması değil midir?
Avrupalılara şirin gözükme ve batılılaşma hastalığıyla eşler arasında fitneye sebep olan, ayrımcılık, süresiz nafaka, genç yaşlarda evlenenlere ceza, kadına iş istihdamı gibi zulüm yasalarına yönelmemizde tam bir akıl tutulması değil midir?
Din, dil, mezheb, ırk, soykırım ve kıyımlarını yasaklayan İslam’ın evrensel özgürlükleri varken; zulmün mikroplarından faşizme, şirkin asrımızdaki yeni versiyonu laisizme, (deizme) ateizme, kapitalizme ve sosyalizme yönelmek tam bir akıl tutulması değil midir?
Bolluğun ve bereketin ilacı İslam Ekonomisinin temeli olan helal kazanç, helal rızık, tasarruf, kendi para birimini oluşturma ve güçlendirme, ticari ortaklık ve üretim ilkelerini terk edip; faiz, israf, kur (döviz) oyunları ve tüketimin tabii sonuçları olan yüksek kur ve enflasyon (pahalılık) gibi hırsızlık ve soygunluk hastalıklarına ısrarla yönelme tam bir akıl tutulması değil midir?
Başarının ve iç barışın olmazsa olmaz şartları olan adalet, liyakat, ehliyet, meşveret ilkelerini uygulamamak tam bir akıl tutulması değil midir?
Tam bin yıldır zaferden zafere koşan bir milletin siyasi ve silahlı zaferlerini bir kişiye mal edip o kişileri putlaştırmak da tam bir akıl tutulması değil midir?
Nasıl Güneş ve Ay tutulmalarının neticesinde maddi felaketleri artarak yaşıyorsak, yukarıda çok azını özetlediğimiz akıl tutulmalarının maddi ve manevi acı neticelerini de artarak yaşıyoruz.
Akıl tutulması sebebiyle çoğalan bunalım ve buhranları, boşanmaları, cinayetleri, ruhsal sıkıntıları ve azapları ailede, çarşı da, pazarda yaşamaya devam ediyoruz!
Ve tevbe edip pişman olmazsak en sonunda da mezarda ve ahiret yurdunda yaşamaya devam ederiz! Allah korusun! Ve Allahımız, alacağımız hukuki, siyasi, iktisadi ve ahlaki tedbirlerle akıl tutulmalarının acı neticelerinden hepimizi korusun!
Nefsimizde, ailemizde ve Ülkemizde “İslam Sözleşmesi”nin uygulanması, Mescid-i Aksa’mızın, Osmanlıcamızın özgürlüğü ve tatil olması dileğiyle Cuma Bayramımız mübarek olsun.
Selâm, sevgi ve duayla...