Öğrenilmiş Çaresizlik

Dosya (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 24.11.2013 - 19:11, Güncelleme: 24.11.2013 - 19:11 6569+ kez okundu.
 

Öğrenilmiş Çaresizlik

Öğrenilmiş çaresizlik, organizmanın davranışlarıyla olumsuz bir sonucu kontrol edemeyeceğini öğrenmesinden sonra, davranışlarıyla olumsuz sonucu ortadan kaldırabileceği durumlarda gereken çabayı gösterememesi olarak tanımlanır

ÖĞRENİLMİŞ ÇARESİZLİK (Learned Helplessness)   Dr. Seligman ve çalışma arkadaşları tarafından bulunan bir psikoloji terimi olan öğrenilmiş çaresizlik, hayvanların ya da insanların, karşılaştıkları olumsuz olaylar üzerinde kontrollerinin olmadığını düşündükleri durumlarda ortaya çıkan apati (duygusuzluk) durumuna denir. Bu rahatsızlığı olan kişi, daha önce yaşadığı olumsuzluklarla tekrar karşılaşmaktan kaçınmak için çaba sarfetmez. Dr. Seligman'a  göre, bireyin olumsuz olaylara maruz kalmasıyla gelişen öğrenilmiş çaresizlik duygusu; motivasyonsuzluk, uyumsuzluk, pasiflik, depresyon, umutsuzluk, eylemlerin sebepleri ve sonuçlarıyla ilgili bir bağ kuramama gibi sorunlara neden olmaktadır. Öğrenilmiş çaresizlik, organizmanın davranışlarıyla olumsuz bir sonucu kontrol edemeyeceğini öğrenmesinden sonra, davranışlarıyla olumsuz sonucu ortadan kaldırabileceği durumlarda gereken çabayı gösterememesi olarak tanımlanır. Örnek 1 - Köpekbalığı : Bir laboratuvara büyük bir akvaryum koyuluyor. İçine bir büyük balık ve çok sayıda küçük balık atılıyor. Doğal olarak, büyük balık acıktıkça küçük balıkları yiyor. Bu durum sonrasında, akvaryumun tam ortasına dikey bir cam yerleştiriliyor ve böylece akvaryum ikiye ayrılmış oluyor... Bu işlem sonrasında, büyük balık bir tarafa, küçük balıklar da cam bölmenin diğer tarafına yerleştiriliyor... Büyük balık acıktığında, cam bölmeyi geçmek ve küçük balıkları yemek için defalarca deneme yapmasına rağmen cam bölmeyi geçemiyor... Büyük balığın bu mücadelesi tam 28 saat sürüyor... 28. Saat sonunda büyük balık artık cam bölmenin diğer tarafına geçme mücadelesine son veriyor... Bir müddet sonra, cam bölme kaldırılıyor... Sonuç çok ilginçtir!... Küçük balıklar, büyük balığın etrafında dolaşıp duruyorlar fakat büyük balık, onları yemek için hiçbir girişimde bulunmuyor... Bu durum, büyük balığın çaresizliği öğrendiğinin ispatıdır... Sonuçta; büyük balık, etrafında dolaşan çok sayıda küçük balık olmasına rağmen açlıktan ölüyor!... Burada büyük balık yiyememeyi, yapamamayı, mücadele etmemeyi yani çaresizliği öğrenmiş oluyor... Psikolojide buna “ Öğrenilmiş Çaresizlik” diyoruz... Örnek 2 - Pireler : Öğrenilmiş çaresizlikle ilgili psikologlar bir pire deneyi yaparlar. Pirenin ne kadar zıpladığını ölçerler ve 50 cm zıpladığını görürler. Pireyi yüksekliği 30 cm olan cam kavanoza koyarlar. Kavanozun ağzını kapatırlar. Kavanozun altından ısıtırlar. Pire, yer ısındıkça zıplar ve zıpladıkça kapağa çarpar. Bir süre sonra pire kapağa çarpmamak için 29 cm sıçrar, düşer. Ama kapağa çarpmaz. Pire bunu alışkanlık haline getirdikten sonra kavanozun kapağını açarlar. Pire hala 29 cm sıçrıyor. Halbuki eskiden 50 cm sıçrardı. Pire bu deneyle 29 cm' den fazla sıçrayamayacağını öğrenir. Örnek 3 - Fil Eğitimi : Filler daha yavruyken, kalın bir zincirle bacağından bir direğe bağlanır. Önceleri hayvan kaçmaya çalışır ama ne kadar uğraşırsa uğraşsın ne zinciri koparabilir ne de direği yerinden oynatabilir. Fil yavrusu ayağında zincirle büyür ve kaçamayacağını kabullenir. Özgürlük kavramını yitirir. İşte bu noktada ayağındaki zincir çözülür ve yerine konulan ince bir halatla birkaç santimetre boyunda tahtadan bir çubuğa bağlanır. Fil, bu koşullarda kolaylıkla kaçabilecek olmasına rağmen olduğu yerde kalır. Çünkü hâlâ var olduğunu sandığı zincirini asla kıramayacağına inanır. Fil büyüyünce ipten kurtarılır. Ama artık o alanın dışına çıkamayacağını öğrenmiştir. Örnek 4 - Kurbağa Yarışı : Bir gün kurbağaların yarışı varmış. Hedef, çok yüksek bir kulenin tepesine çıkmakmış. Bir sürü kurbağa da arkadaşlarını seyretmek için toplanmışlar. Ve yarış başlamış. Gerçekte seyirciler arasında hiçbiri yarışmacıların kulenin tepesine çıkabileceğine inanmıyormuş. Sadece su sesler duyulabiliyormuş: "Zavallılar! Hiçbir zaman başaramayacaklar!" Yarışmaya başlayan kurbağalar kulenin tepesine ulaşamayınca teker teker yarışı bırakmaya başlamışlar. İçlerinden sadece bir tanesi inatla ve yılmadan kuleye tırmanmaya çalışıyormuş. Seyirciler bağırıyorlarmış:"... Zavallılar! Hiçbir zaman başaramayacaklar!.." Sonunda, kurbağaların bir tanesi hariç, hepsinin ümitleri kırılmış ve bırakmışlar. Ama kalan son kurbağa büyük bir gayret ile mücadele ederek kulenin tepesine çıkmayı başarmış. Diğerleri hayret içinde bu işi nasıl başardığını öğrenmek istemişler. Bir kurbağa ona yaklaşmış ve sormuş bu işi nasıl başardın diye. O anda farkına varmışlar ki kuleye çıkan kurbağa sağırmış! Sonuç : Geçmişte yaşadığımız başarısızlıkların bugünümüzü ve geleceğimizi şekillendirmesine izin vermemeliyiz... Başarısızlıklarımızı ne unutmalıyız ne de büyütmeliyiz... Çaresizliği öğrendiğimiz andan itibaren emel ve arzularımızı, hedef ve ideallerimizi, ümit ve hayallerimizi, hayata karşı mücadele arzumuzu kaybetmeye başlarız. Bu hal, bizlerin isteyerek yaptığımız davranışları azaltarak, mecburi davranışlarımızı arttırır... Bazı devlet dairelerine gittiğimizde, gördüğümüz manzara gibi... Zordan, arızadan, menfiliklerden ve başarısızlıklardan korkmamalıyız... Çünkü, bilmeliyiz ki; “korkunun kendisi, korkulan şeyden daha fazla zarar vericidir” Gelin, çaresizliğin değil, çarelerin öğreticisi ve öğrencisi olalım... Umuda ve hayatın gülen yüzüne yolculuktan asla geri kalmayalım... Bu da, çaresizliği değil, çareyi öğrenmekle mümkündür... Necip Fazıl'ın dediği gibi "Ya çaresizsiniz, Ya da çare SİZ'siniz."   Kaynak (İnternetten derleme) : Psikolog Rabia AKSOY, Psikolog Nur GEZEK, PDR Uzmanı Mehdi BARAN      
Öğrenilmiş çaresizlik, organizmanın davranışlarıyla olumsuz bir sonucu kontrol edemeyeceğini öğrenmesinden sonra, davranışlarıyla olumsuz sonucu ortadan kaldırabileceği durumlarda gereken çabayı gösterememesi olarak tanımlanır

ÖĞRENİLMİŞ ÇARESİZLİK (Learned Helplessness)  

Dr. Seligman ve çalışma arkadaşları tarafından bulunan bir psikoloji terimi olan öğrenilmiş çaresizlik, hayvanların ya da insanların, karşılaştıkları olumsuz olaylar üzerinde kontrollerinin olmadığını düşündükleri durumlarda ortaya çıkan apati (duygusuzluk) durumuna denir.

Bu rahatsızlığı olan kişi, daha önce yaşadığı olumsuzluklarla tekrar karşılaşmaktan kaçınmak için çaba sarfetmez. Dr. Seligman'a  göre, bireyin olumsuz olaylara maruz kalmasıyla gelişen öğrenilmiş çaresizlik duygusu; motivasyonsuzluk, uyumsuzluk, pasiflik, depresyon, umutsuzluk, eylemlerin sebepleri ve sonuçlarıyla ilgili bir bağ kuramama gibi sorunlara neden olmaktadır.

Öğrenilmiş çaresizlik, organizmanın davranışlarıyla olumsuz bir sonucu kontrol edemeyeceğini öğrenmesinden sonra, davranışlarıyla olumsuz sonucu ortadan kaldırabileceği durumlarda gereken çabayı gösterememesi olarak tanımlanır.

Örnek 1 - Köpekbalığı :

Bir laboratuvara büyük bir akvaryum koyuluyor. İçine bir büyük balık ve çok sayıda küçük balık atılıyor. Doğal olarak, büyük balık acıktıkça küçük balıkları yiyor. Bu durum sonrasında, akvaryumun tam ortasına dikey bir cam yerleştiriliyor ve böylece akvaryum ikiye ayrılmış oluyor... Bu işlem sonrasında, büyük balık bir tarafa, küçük balıklar da cam bölmenin diğer tarafına yerleştiriliyor... Büyük balık acıktığında, cam bölmeyi geçmek ve küçük balıkları yemek için defalarca deneme yapmasına rağmen cam bölmeyi geçemiyor... Büyük balığın bu mücadelesi tam 28 saat sürüyor...

28. Saat sonunda büyük balık artık cam bölmenin diğer tarafına geçme mücadelesine son veriyor... Bir müddet sonra, cam bölme kaldırılıyor... Sonuç çok ilginçtir!... Küçük balıklar, büyük balığın etrafında dolaşıp duruyorlar fakat büyük balık, onları yemek için hiçbir girişimde bulunmuyor... Bu durum, büyük balığın çaresizliği öğrendiğinin ispatıdır... Sonuçta; büyük balık, etrafında dolaşan çok sayıda küçük balık olmasına rağmen açlıktan ölüyor!...
Burada büyük balık yiyememeyi, yapamamayı, mücadele etmemeyi yani çaresizliği öğrenmiş oluyor... Psikolojide buna “ Öğrenilmiş Çaresizlik” diyoruz...

Örnek 2 - Pireler :

Öğrenilmiş çaresizlikle ilgili psikologlar bir pire deneyi yaparlar. Pirenin ne kadar zıpladığını ölçerler ve 50 cm zıpladığını görürler. Pireyi yüksekliği 30 cm olan cam kavanoza koyarlar. Kavanozun ağzını kapatırlar. Kavanozun altından ısıtırlar. Pire, yer ısındıkça zıplar ve zıpladıkça kapağa çarpar. Bir süre sonra pire kapağa çarpmamak için 29 cm sıçrar, düşer. Ama kapağa çarpmaz. Pire bunu alışkanlık haline getirdikten sonra kavanozun kapağını açarlar. Pire hala 29 cm sıçrıyor. Halbuki eskiden 50 cm sıçrardı. Pire bu deneyle 29 cm' den fazla sıçrayamayacağını öğrenir.

Örnek 3 - Fil Eğitimi :

Filler daha yavruyken, kalın bir zincirle bacağından bir direğe bağlanır. Önceleri hayvan kaçmaya çalışır ama ne kadar uğraşırsa uğraşsın ne zinciri koparabilir ne de direği yerinden oynatabilir. Fil yavrusu ayağında zincirle büyür ve kaçamayacağını kabullenir. Özgürlük kavramını yitirir. İşte bu noktada ayağındaki zincir çözülür ve yerine konulan ince bir halatla birkaç santimetre boyunda tahtadan bir çubuğa bağlanır. Fil, bu koşullarda kolaylıkla kaçabilecek olmasına rağmen olduğu yerde kalır. Çünkü hâlâ var olduğunu sandığı zincirini asla kıramayacağına inanır. Fil büyüyünce ipten kurtarılır. Ama artık o alanın dışına çıkamayacağını öğrenmiştir.

Örnek 4 - Kurbağa Yarışı :

Bir gün kurbağaların yarışı varmış. Hedef, çok yüksek bir kulenin tepesine çıkmakmış. Bir sürü kurbağa da arkadaşlarını seyretmek için toplanmışlar. Ve yarış başlamış. Gerçekte seyirciler arasında hiçbiri yarışmacıların kulenin tepesine çıkabileceğine inanmıyormuş. Sadece su sesler duyulabiliyormuş:

"Zavallılar! Hiçbir zaman başaramayacaklar!" Yarışmaya başlayan kurbağalar kulenin tepesine ulaşamayınca teker teker yarışı bırakmaya başlamışlar. İçlerinden sadece bir tanesi inatla ve yılmadan kuleye tırmanmaya çalışıyormuş. Seyirciler bağırıyorlarmış:"... Zavallılar! Hiçbir zaman başaramayacaklar!.." Sonunda, kurbağaların bir tanesi hariç, hepsinin ümitleri kırılmış ve bırakmışlar. Ama kalan son kurbağa büyük bir gayret ile mücadele ederek kulenin tepesine çıkmayı başarmış. Diğerleri hayret içinde bu işi nasıl başardığını öğrenmek istemişler. Bir kurbağa ona yaklaşmış ve sormuş bu işi nasıl başardın diye. O anda farkına varmışlar ki kuleye çıkan kurbağa sağırmış!

Sonuç :

Geçmişte yaşadığımız başarısızlıkların bugünümüzü ve geleceğimizi şekillendirmesine izin vermemeliyiz... Başarısızlıklarımızı ne unutmalıyız ne de büyütmeliyiz...

Çaresizliği öğrendiğimiz andan itibaren emel ve arzularımızı, hedef ve ideallerimizi, ümit ve hayallerimizi, hayata karşı mücadele arzumuzu kaybetmeye başlarız. Bu hal, bizlerin isteyerek yaptığımız davranışları azaltarak, mecburi davranışlarımızı arttırır... Bazı devlet dairelerine gittiğimizde, gördüğümüz manzara gibi...

Zordan, arızadan, menfiliklerden ve başarısızlıklardan korkmamalıyız... Çünkü, bilmeliyiz ki; “korkunun kendisi, korkulan şeyden daha fazla zarar vericidir

Gelin, çaresizliğin değil, çarelerin öğreticisi ve öğrencisi olalım... Umuda ve hayatın gülen yüzüne yolculuktan asla geri kalmayalım... Bu da, çaresizliği değil, çareyi öğrenmekle mümkündür...

Necip Fazıl'ın dediği gibi "Ya çaresizsiniz, Ya da çare SİZ'siniz."

 

Kaynak (İnternetten derleme) : Psikolog Rabia AKSOY, Psikolog Nur GEZEK, PDR Uzmanı Mehdi BARAN

 

 

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve kizilcahamamhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.