Anadolu lisesi yaşlılar yurdunu ziyaret etti
Anadolu lisesi yaşlılar yurdunu ziyaret etti
Anadolu Lisesi öğrencileri, sosyal hizmet projesi kapsamında Seyran bağları Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi’ni ziyaret etti. Yaşlılar ile öğrenciler duygulu anlar geçirirken yaşanan bu kısa ziyaret öğrenciler üzerinde geleceği
Anadolu Lisesi öğrencileri, sosyal hizmet projesi kapsamında Seyran bağları Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi’ni ziyaret etti. Yaşlılar ile öğrenciler duygulu anlar geçirirken yaşanan bu kısa ziyaret öğrenciler üzerinde geleceği
Anadolu Lisesi öğrencileri, sosyal hizmet projesi kapsamında Seyran bağları Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi’ni ziyaret etti. Yaşlılar ile öğrenciler duygulu anlar geçirirken yaşanan bu kısa ziyaret öğrenciler üzerinde geleceği görme açısından önemli izler bırakırken, huzurevinde geçen bu sürede öğrenciler duygulu anlar yaşadılar.
Yapılan bu kısa gezi sonrasında öğrenciler tarafından kaleme alınan onların yaşlılar ile geçirdikleri zamanı ve düşüncelerini anlatan yazılarını kendi ifadeleri ile sunuyoruz sizlere.
Çoğumuzun eğlenceyi ön planda tutarak çıktığımız Ankara yolculuğu renkli geçmişti.Bir saatlik zaman kaybıydı birçoğumuzun fikri,Sadece gitmek eline zorla tutuşturulmuş hediyeyi vermek ve sırıtmak..
Ellerinde paketle içeri alındığımızda zamanın geçmesini ve çıkıp gitmeyi bekleyen bir yığın öğrencinin orada karşılaştığı acı ve hüzündü.
Her biri müzeye kaldırılmış “hayat kitabı” gibi payaşmayı, öğretmeyi bekliyordu. Yorgun ve hüzünlü buluşlarla izlendiğimizin farkındaydım.
Biz yanlarına oturdukça açılıyorlar, açıldıkça o bedenlerin taşıdığı yük ortaya çıkıyordu. Yılların yalnızlığın, çaresizliğin getirmiş olduğu bitkinlik, bir huzurevinde yankılanmayı bekleyen sessiz çığlıkları anlatmayı bekliyordu.
Hayatı birkaç nottan ibaret olan biz körpeler için belki de inanılmaz bir deneyimdi.
Bu ÖSS maratonunda kendimi kaybetmişken, umutsuzluğuma açılmış bir kapı gibiydi.
Belki gözü yaşlı, kalbi buruk ayrıldık ama hayatı ve değer vermeyi öğrendik. Belki arkamızda hala konuşmaya ihtiyacı olanları bıraktık ama bizde, aklımızda kalanlar söze sığmayacak kadar derindi.
Zeynep Elif YİĞİTOĞLU
Herkesin gözünde öyle bir umut var ki.. Biri eşini bekliyor, diğeri evladını. Onları gördükçe hayatın ne kadar acımasız olduğunu gördüm. Kimsenin kimseye faydası olmadığını, herkesin tek desteğinin kendisi olduğunu gördüm.
Oraya gittiğimizde hepimiz yaşlanmadan ölmeyi istedik.Ellerindeki ile mutlu olmayı öyle iyi biliyorlar ki..Tek beklendikleri küçük bir tebessüm.Bizim çevremizde bize tebessüm eden o kadar çok kişi var ki.. Sanırım bunun değerini yaşlandıkça anlayacağız. Gözlerimizin her saniye kapıda olduğu zaman….
Merve Esra ÜNAL
Huzurevindeki delerle ninelerle konuştuğum zaman bu mutluluğum hüzne, üzüntüye dönüştü. Onlara orada gülücükler saçarken, ellerini öpüp hal hatır sorarken yaşlılığın ve büyütüp okuttuğu evlatlarından uzak olma zorunluluğunun ne kadar acı verici bir durum olduğunu gördüm
Onları pür dikkat dinledim ve yaşlarının verdiği tecrübeyle bize sürekli öğüt verdiler. Haklı öğütlerdi. Bu vatan size millet size emanet artık bizden geçti akıllı olun.
Fatma AYDOĞAN
Bu gezinin sonunda anladım ki yaşlıları o küçücük dünyalarında yalnız başlarına bırakmamalıyız. Yani hayırlı evlatlar olup sahip çıkmalıyız. Onların buna gerçekten çok ihtiyacı var her biri bir çocuk gibi ilgi bekliyor.
Betül ÇELTİKOĞLU
Bir an gözümün önüne kendi yaşlılığım geldi. Her ne kadar orada onları memnun kılmak için ellerinden geleni yapsalar da sevdikleri yanlarında olmayınca mutlu olamazlar.
Biz o yaşlılara kat kat yabancı olduğumuz halde vicdanımız sızladı, onlar için çok üzüldük, kendi evlatları acaba nasıl bu kadar vicdansız olabiliyorlar.
Bazen düşünüyorum da her geçen nesil daha da kötüleşiyor. Bizim çocuklarımız acaba nasıl olacaklar. Belki daha vicdansız, beklide daha şefkatli, kimin sonunun ne olacağı belli. İnşallah kimse o duruma düşmez. Sevdiklerinin yanında mutlu bir şekilde yaşar.
Tuğba ALMALI
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.