Yıldırım Ören Köyü Ambarkaya doğa yürüyüşü
Bu günümüz de her zaman olduğu gibi, Kızılcahamamhaber ve Kızılcahamam Doğa Dostları olarak yaptığımız gezi ve yürüyüşlerimiz sabah pastanede kahvaltı ile başladı. Bugün güzergah Ankara’nın en yüksek tepesine gitmek. İki araç ile belirli bir yere kadar gitmek sonra da yürümek. Ekipte bu gün Musfata ÖZDEMİR, Hüseyin Gazi YILDIRIM, Mehmet GÜRSOY, Osman GÖKALP, Eyüp ODABAŞ, Selçuk AYDOĞAN ve Bayram ARSLANOĞLU bulunuyor. Asya Termal’in üstündeki köy yolundan araçlarla yola çıktık, Yıldırım bölgesine doğru gidiyoruz. Yolda bölge sakini bir amcayla görüştük, bize tarif etti, bölgenin en yüksek tepesini. Yola devam ettik. Çubuk sınırına geldik, tepe karşımızdaydı. Ancak Çubuk ilçe sınırları olduğu için, daha sonra bir gün gideriz diye düşünerek, biraz daha geri gelerek Yıldırımören köyüne geldik. Köy meydanına araçları park ettik. Gürül gürül akan çeşmesinden su içtik. Hazırlıklarımızı yaparak, araziden Ambarkaya dedikleri bölgeye doğru yola çıktık. Uzaktan öylesine gözüken kaya yığını yanına varınca heybetli bir kaya sırası olarak karşımızda duruyordu. Bazı kısımlarında mağaralar bulunuyordu. Araziden hafif zor, kayaya doğru zor olan yürüyüşten sonra Ambarkaya önünde kuru çeşme yanında biraz mola verdik. Daha sonra Kayanın önünden doğuya doğru gidip, kayanın kuzeyine, üst tarafına çıkmayı planladık. Önden arkadaşlar belirlenen bu güzergahtan devam ettiler, Mustafa Özdemir ve Bayram Arslanoğlu Ambarkayanın orta kısımlarında tırmanışa elverişli bir bölgeden tırmanarak kayanın üstüne çıktılar. Bu çıkışın üst bölgesinde yabangülü içerisinde bir kuş yuvası ve içerisinde de yumurtaları vardı. Bu zorlu çıkıştan sonra bir süre de kayanın üst düzlüğünde dinlendik. Dinlenmeden hemen sonra yine zor bir tırmanışlı kayalık bölgeden ve akabinde de sık kavaklıklardan oluşan orman içerisinde ilerledik. Daha sonra bölge sakinlerinden bu tepenin Harami Tepe olduğunu öğrendik. Tepeye Kuzey yönünde tırmandık, ağaçlık içerisinde de kuzey batıya doğru ilerledik, daha sonra önümüze, ağaçlardan arınmış sırtın yazı bölgesine geldik, uygun bir alan bulup öğle molası ve yemek arası verdik yürüyüşümüzde. Menü yine Kızılcahamam sucuğu ve Kızılcahamam bazlaması idi. Havanın sıcak ve kuru olması sebebi ile yemek ateşi yakarken ve sonrasında söndürme işinde oldukça titiz davrandık. Yemek ve dinlenmeden sonra tekrar yola koyulduk. Yine sık kavaklık alandan güneye doğru yürüdük. Bir süre sonra açık alana geldik. Karşımızda aşağıda Yıldırımhacılar ve Yıldırımören köyleri gözüküyordu. İniş aşağı Yıldırımhacılar köyüne doğru indik. Dik yokuşları çıkmak ne kadar zor ise, dik inişlerden de inmek bir o kadar zor kolay gibi gözükse de. Hava sıcak, bir an önce bir çeşmeye ya da su kaynağına ihtiyacımız var. Köy girişinde çeşme imdadımıza yetişiyor. Biraz rahatlıyoruz. Yola köy içinden devam ediyoruz, köyde bayağı köy sakini vardı, yaz olduğu için dinlenmeye ve köyde olan işleri için gelmiş oldukları anlaşılıyordu. Yıldırımhacılardan Yıldırımören’e doğru düz yolda ilerledik. Çeşmenin ve araçlarımızın yanına geldik yeniden. Gür akan köy çeşmesinden soğuk su ile kendimize geldik. Daha sonra köy sakinleri geldi, birer ikişer. Sağolsun köy muhtarımız köy ayranı ikram etti bize bir kova. Hepsini bitirdik, kaçırmak istemedik leziz ayranı. Vedalaşarak araçlarımıza binip ayrıldık. Oradan Aksak köyü istikametine, ASKOP ve Çamlık Maden suyu fabrikalarının önünden İstanbul Yoluna, oradan da akşam çayı içmeye Aydınlar Petrol’e gittik. Günün yorgunluğuna iyi geldi çaylar. Yaklaşık 20 Km’lik zor bir güzergah yürüyüşü sıcak havayla daha da zorlaşarak böylece son buldu. Bir başka yürüyüş ve gezide buluşmak üzere… FOTOĞRAFLARIN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ