Öcalan Dünyada en iyi korunan mahkum
EN üst düzeyde bir yetkili. Türkiye’de sorumluluk üstlenme açısından, ilk dört-beş kişi arasında gelen bir yetkili.
Geçen hafta sonunda kendisiyle uzun bir sohbet fırsatı bulduğumda, soruyorum. "Apo’nun zehirlenme meselesi nedir?"
Hiç tereddüt etmeden şu karşılığı veriyor: "O benden daha güvenli, benden çok daha iyi korunuyor. Ben bile, onun kadar güvende değilim."
Bu derece korunan birinin zehirlenmesi mümkün değil. O zaman ne?
MÜTHİŞ GÜVENLİK
Apo’nun İmralı’da zehirlendiği ya da yavaş yavaş zehirlenmekte oluşuna ilişkin iddialar geçen haftanın ana konularından biri.
Avukatlarına, vücudunun çeşitli yerlerinde kaşıntı, kafasında yaralar olduğunu söylüyor. Avukatları bunu kamu oyuna, "Apo zehirlendi" biçiminde açıklıyor. Adalet Bakanlığı, sağlık durumunu kontrol için, doktorlardan oluşan bir heyeti İmralı’ya gönderiyor.
Sohbet ettiğim yetkili, Apo’ya uygulanan sağlık güvenliğini anlatıyor:
"Yemekler her öğün kağıt tabaklarda, su kağıt bardakta veriliyor. Kağıtlar hijyen denetiminden geçiyor. Kullanılıp atılıyor. Onun yediği yemekleri, önce oradaki askerler yiyor, aynı yemek, askerler yedikten sonra, ona veriliyor. İçtiği su ayrıca kontrol ediliyor. Örneğin, kendisine bir kazak verilse, kazak önce kimyevi denetimden geçiyor. Hiç bir tesadüfe yer bırakmayan, her türlü ihtimalin gözden geçirildiği bir koruma. Zehirlenmesi tek kelimeyle, imkansız."
Buna rağmen, zehirlenme iddiası.
DAĞDAKİLER TELAŞTA
Doktorların raporu önümüzdeki günlerde belli olacak. Rapor daha belli olmadan önce, dağdaki telsiz konuşmaları işin aslını belli ediyor.
Dağda PKK’lıların kendi aralarındaki konuşma:
"Bu zehirlenme meselesi galiba tutmadı."
Zehirlenme iddiası bir tezgah. Ama, neden şimdi?
Çünkü, birileri yaklaşan Nevruz’a bahane arıyor.
Bunların senaryosu tek cümleden ibaret. Apo zehirleniyor, biz buna sessiz kalamayız. Nevruz’da olay çıkarmak, bahar yaklaşırken, PKK terörüne tekrar gerekçe yaratmak isteyenlerin son numarası.
Apo, şu anda dünyada en iyi korunan kişi.
Hürriyet
Yalçın Doğan