Cepten namus diyene aldanmayın
Vakit yazarı Hüseyin Öztürk'ün kaleme aldığı yazı tam güler misin ağlar mısın dedirten bir olayın öyküsü. Benim başıma gelmez diyebilirsiniz! Ama geliyor! Peki bu olay kimin başına geldi. Öztürk'ün 'dostum' dediği kişi kim? Bu bir sır. Bilmeniz gereken tek şey olayın akışı ve olaydan çıkarmanız gerek ders!
Hüseyin ÖZTÜRK'ün yazısı
Yeryüzünde bizim toplumumuzda olduğu kadar bir başka yerde dolandırıcı var mıdır bilmiyorum. Sanırım ahlaksızlığın “erdem” sayıldığı bir başka toplum da yoktur.
Çevresinde çok uyanık olarak bilinen yakın bir dostumun başına gelenleri anlatacağım. Ola ki sizlerin de başına gelebilir ve aman; “Benim başıma gelmez” demeyin.
Uyanık bilinen ve hemen her işte bir üç kağıt var mı yok mu diye araştıran arkadaşımın cep telefonunu bir kere çalar ve kapanır. Cevapsız aramanın bir çağrı olduğunu, yakın bir arkadaşının görüşmek istediğini düşünerek bir kere çalan telefonu arar.
Dostumun kendi telefonu Türkcell, karşı tarafınki Telsim’dir. “Buyurun beni aramışsınız” der, karşı taraf kim olduğunu sorar. Bizimki de; “Beni arayan sizsiniz, siz kim olduğunuzu söyleyin” diyerek aralarında konuşma başlar.
Karşı taraf şöyle der: “Sizin telefonunuz internette kopyalanmış, internet aracılığı ile benim karıma küfürlü mesajlar geliyor, numara sizin numaranız ama, gelen mesaj internetten” diye mağduriyetini anlatır.
Hatta sözlerinin arasına bir de aile ve namus kavramını, haysiyetleriyle, şerefleriyle yaşayan birileri olduğunu, bu mesajlar yüzünden yuvasının çatırdadığını, eğer kendisine yardımcı olursa mesajı atanın, yani telefonu kopyalanın kim olduğunu bulabileceğini söyler.
Bu ifadeler üzerine işin içinde aile, namus ve yuva meselesi olunca, bizimkinin birden iyilik melekliği tutar ve “Yardımcı olayım, benden ne istiyorsunuz” der.
Telsim hatlı kişi, telefonunu açık tutmasını, açık kaldığı müddetçe internete gireceğini, söyler. Arkadaşım telefonunu sürekli açık tutamayacağını, semineri olduğunu ve konuşma yapacağını söyleyince, karşı taraf ona da bir çözüm bulur ve “Siz seminerinize devam edin, telefonunuz açık kalsın, ben internette o namussuzun kim olduğunu bulunca kapatırım” der ve zaten paranın kendi hattına yazacağını, arkadaşımın telefonuna yazmayacağın söyler.
Yardımcı olma arzusuyla arkadaşım “olur” der ve telefonunu açık bırakarak seminerine başlar. Seminer sonunda bir bakar ki, bizimkinin şarjı bitmiştir. Ofisine döner, telefonu hemen şarja takar ve Telsim hatlı kişiyi arar, “Ne yapıtınız halledebildiniz mi” diye sorar.
İlgili kişi, halledemediğini, telefonunun biraz daha açık kalmasını ama konferans sistemiyle bazı telefonlara bağlanması gerektiğini söyleyerek, bizimkine yine Telsim hatlı bir kaç telefon numarası verir ve konferans hattında bağlı kalmasını sağlar.
Arkadaşım ilerleyen saatlerde bu işten çok sıkılır ve “yeter artık” derse de karşı taraf çok az kaldığını, o namussuzu bulduğunu, biraz daha sabretmesini ama bu arada yine konferans sistemiyle Telsim hatlı birkaç numaraya daha bağlanmasını sağlar.
Bir yuvanın kurtulabileceği umuduyla, arkadaşım bir müddet daha devam eder ve bilmektedir ki, telefon parası Telsimli hatlara yazmaktadır. İlerleyen saatlerde Türkcell’den uyarı gelir; “Limitinizi aştınız telefonunuz kullanıma kapanmıştır” denilir.
Uyanık dostum, bu uyarıdan sonra nihayet uyanır ve “Eyvaaah” çeker ama, hala ne olduğunu anlayamaz. Hemen Türkcell müşteri servisini arar, durumu iletirse de yapılabilecek bir şey yoktur.
Dostum, “Peki böyle bir durumda amaç ne olabilir” sorusuna cevap arar. Meğer Teslimli hatlar, Tükcelli hattan o zaman zarfında bol bol kontör yükletmişler. Altıyüz YTL’yi aşkın bir fatura çıkmış ortaya.
Tabi şimdilik böyle gözüküyor, namuslu geçinen bu namussuzların henüz böyle durumlarda başka ne yaptıkları bilinmiyor. Umarız ki, altından başka şeyler çıkmaz. Allah’ın ve meleklerin laneti onlar ve onlar gibilerin üzerine olsun. Amin...
Vakit - WWW.MORALHABER.NET