Bülent Arınç tan YÖK e ağır itham

TBMM Başkanı Bülent Arınç, ''Kurumsal bir organ olan Rektörler Komitesinin cumhurbaşkanı seçimine, adayların niteliklerine, Meclisin temsil oranına, meşruluğuna, son seçim sonuçlarına dair bir bildiri yayınlaması bir tek şeyi açıkça ispat etmektedir; YÖK, bilim yuvası olmaktan çıkarılmış ve siyasi bir kurum haline getirilmiştir'' dedi.

Arınç, cumhurbaşkanı seçimi süreciyle ilgili kamuoyunu aydınlatmak ve Meclisin çalışmaları hakkında bilgiler vermek üzere basın toplantısı düzenledi. Cumhurbaşkanı seçimi nedeniyle kamuoyunda birçok konuda tartışmalar yaşandığını anımsatan Arınç, bu tartışmalara, siyasilerin, kurumların, sivil örgütlerin ve kişilerin katıldığını belirtti.

Tartışmaları, ''demokrasinin ve özgür düşüncenin bir gereği olduğuna inanıyor ve zenginlik olarak karşılıyorum'' diyen Arınç, ancak bazı tartışma konularının seçimlerin meşruluğunu sorguladığını ve halkın zihninde şüpheler oluşturduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı seçimi konusunda yapılan tartışmaların başında toplantı yeter sayısının 367 olduğu iddiasının geldiğini anımsatan Arınç, ''Bu konudaki düzenleme, Anayasanın 96. maddesinde yer almaktadır. Bu kadar açık ve net bir tanımlamaya rağmen ve Anayasada başkaca hiçbir hüküm bulunmamasına rağmen, toplantı yeter sayısının 367 olduğunun iddia edilmesi en azından şaşırtıcıdır'' dedi.

Mevcut Anayasanın yürürlüğe girdiği 1983 tarihinden bu yana yapılan 3 cumhurbaşkanı seçiminde hiçbir zaman toplantı yeter sayısı olarak 367'nin aranmadığına dikkati çeken Arınç, ''Merhum Turgut Özal, Sayın Süleyman Demirel ve Sayın Ahmet Necdet Sezer'in seçimlerinin hiçbirinde 367 sayısı aranmadığı, Meclis tutanaklarımızda sabittir. Böyle olması da normaldir, zira Anayasa ve İçtüzük hükmü bunu gerektirir. Nitekim tartışmalı Cumhurbaşkanlığı seçimleri de dahil, hiçbir siyasi parti bu seçimlerden herhangi birinin sonucunu Anayasa Mahkemesine götürmeyi düşünmemiştir. Ayrıca bugüne kadar toplantı yeter sayısı konusunda ciddi bir tartışma ve itiraz da olmamıştır'' diye konuştu.

''Okuma yazma bilen bir kişinin bile okuduğunda rahatlıkla anlayacağı gibi Anayasa'nın 96. maddesi, toplantı yeter sayısının 184 olduğunu açıkça belirtmiştir'' diyen Arınç, bu konuda emekli bazı savcıların, başsavcıların dile getirdiği hukuk mantığına aykırı iddianın, bazı çevreler tarafından hiç üzerinde düşünülmeden savunulmaya başlandığını ifade etti.

-''YÖK, SİYASİ BİR KURUM HALİNE GETİRİLMİŞTİR''-

Bazı siyasilerin bu konuda görüş bildirmesini ya da hukuk mantığına aykırı da olsa bu iddiayı sahiplenmesinin ''bir dereceye kadar normal karşılanabileceğini'' belirten Arınç, ''Ancak Anayasal bir kurum olan YÖK'ün özel bir toplantı düzenleyerek bu konuda görüş bildirmesini kabul etmemiz mümkün değildir'' dedi. Bülent Arınç, ''YÖK Rektörler Komitesinin cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili özel bir basın toplantısı düzenlemesi, görüşlerini açıklaması, insanları, kamuoyunu yönlendirmesi ve ardından tamamen hukuk tekniği bilgisi içeren toplantı yeter sayısı konusunda görüşler bildirmesini garipsediğini ve yanlış bulduğunu'' söyledi.

YÖK Rektörler Komitesi Kurulması Hakkında Yönetmeliğe göre, bu komitenin sadece üniversitelerin çalışmaları konusunda önerilerde bulunabileceğini ve komitenin görevinin ise eğitim çalışmaları ile sınırlı olduğunu vurgulayan Arınç, şöyle devam etti: ''Buna rağmen bu komitenin cumhurbaşkanlığı seçimi gibi siyasi bir konuda görüş bildirme görevi yoktur ve bildirmesi de yanlıştır. İçinde sadece 4 tane hukukçunun bulunduğu, üyelerinin 44 tanesinin tıp uzmanı olduğu bir komitenin, toplantı yeter sayısı gibi teknik bir konuda görüş bildirmesi ise ayrıca büyük bir hatadır. Elbette üniversite rektörlerimizin birey olarak şahısları adına Cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda görüş açıklaması normaldir.

Bunu demokrasinin bir zenginliği sayıyoruz. Ancak kurumsal bir organ olan Rektörler Komitesinin cumhurbaşkanlığı seçimine, adayların niteliklerine, Meclisin temsil oranına, meşruluğuna, son seçim sonuçlarına dair bir bildiri yayınlaması bir tek şeyi açıkça ispat etmektedir; YÖK, bilim yuvası olmaktan çıkarılmış ve siyasi bir kurum haline getirilmiştir. Bu, Türk eğitim ve öğretimi açısından büyük bir kayıptır. Siyasallaşmış bir kurumun tarafsızlığını ve bilimsel olma özelliğini koruması mümkün değildir. Bu tarihten itibaren YÖK'ün bilim adına, eğitim adına alacağı kararlar siyasallaştığı için her zaman şüphe ile karşılanacaktır.''

-''TBMM, İRADESİNİ PAYLAŞMAZ''-

TBMM'nin, 84 yıldır cumhurbaşkanı seçimi yaptığını vurgulayan Arınç, ''Bu konuda TBMM'nin hiçbir kurum, kişi ya da grupla bu iradesini paylaşmayacağını'' vurguladı. ''Meclisimiz cumhurbaşkanlığı seçiminde, kim ve nereden gelirse gelsin tüm telkinleri ve müdahaleleri reddeder. Seçme hakkı üzerine hiçbir ipoteği ve şartı kabul etmez'' diyen Arınç, Meclisin, demokrasinin sembolü ve hayat kaynağı olduğunu söyledi. Meclis iradesinin olmadığı, kabul edilmediği, meşruiyetinin tartışıldığı bir ortamda demokrasiden bahsedilmesinin mümkün olmayacağına dikkati çeken Arınç, şöyle devam etti: ''Biz, Meclis kararının meşruluğunun tartışılmasına asla izin vermeyiz. Bunu millet adına ve demokrasi adına yapıyoruz. Aziz milletimize bir kez daha sesleniyorum: Huzur, güven ve kararlılık içinde cumhurbaşkanlığı seçimini tamamlayacağız.

Hiçbir sorun olmadan, aksaklık yaşanmadan bu seçim gerçekleşecek ve genç Cumhuriyetimizin 11. Cumhurbaşkanı seçilecektir. Meclisimiz, bu onurlu görevi yerine getirmek için hazırdır. Heyecanla, gururla ve özgüvenle yeni cumhurbaşkanımız seçilecektir. Bu seçim nedeniyle mutlu olmalıyız. Çünkü Türkiye'de kurumlar çalışıyor, Meclis görevinin başındadır, rejimimiz güvendedir, demokrasimiz işliyor ve devletimizi temsil eden yeni cumhurbaşkanımız görevine başlayacaktır. Ülkemiz kısa bir süre sonra AB üyesi olacak kadar kendini geliştirmiş, güçlenmiş ve istikrara kavuşmuştur. Yeni yüzyılla birlikte siyaset normalleşmiş, olağan dışı koşulların yaşanmadığı sürece girilmiştir. Bundan geri dönüş de mümkün değildir artık. Herkesin kendini buna göre ayarlaması gerekir.''

-SİYASİLERE ÇAĞRI...-

TBMM Başkanı Arınç, Türkiye'nin yakaladığı istikrarı aynı şekilde, daha da artırarak devam ettireceğini belirterek, ''Türkiye demokrasi sevdasından asla vazgeçmeyecektir. Ulu Önder Atatürk'ün çizdiği demokrasi yolu aynı kararlılıkla kat edilmeye devam edilecektir. Meclisimiz Cumhuriyetin kazanımlarının bir tekinin bile kaybedilmesine asla izin vermeyeceği gibi, onların geliştirilmesi için daha da çok çalışacaktır'' diye konuştu.

Siyasilere çağrıda bulunan Arınç, konuşmasını şöyle tamamladı: ''Sizlerle birlikte son 4 yıldır Meclisimizin saygınlığının ve itibarının artması için çalıştık. Ve 24 yıldır ilk defa 5. Yasama Yılına başladık. Bugün hepimizin gösterdiği bu gayretlerle Meclisimiz, halkımızın gözünde saygın bir yere sahiptir ve o saygınlık her geçen gün daha da pekişmektedir. Meclisimizin değerli üyeleri kendilerine, Meclisimize ve ülkemize yakışır biçimde bu süreci geçirmelidirler. Tüm dünyanın gözü 16 Nisandan itibaren Türkiye'nin üzerinde olacaktır.

Ülkemizin saygınlığı, sizlerin cumhurbaşkanlığı sürecinde göstereceğiniz tavırlardan doğrudan etkilenecektir. Bu günler, tarihin daha koyu harflerle yazıldığı önemli günlerdir. Herkesin söylediği söz, gösterdiği tavır ve davranış tarihe silinmeyecek bir şekilde yazılacaktır. 22. Dönem Meclisi AB sürecinde yaptığı demokratik devrimlerle tarihe geçmiştir. Şimdi de 11. Cumhurbaşkanımızı seçerek bir kez daha tarihi bir rol oynayacaktır. Bu tarihi rolde en önemli görev de milletvekillerimize düşmektedir. Sizlerin Cumhuriyetimizin geleceği için büyük bir olgunlukla üzerinize düşen görevleri yerine getireceğinize inanıyoruz.'' Arınç, konuşmasının ardından gazetecilerin sorusunu cevaplandırdı.