Keklik Sesi İle Balık Kavağa Çıkardı

Kızılcahamam (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 11.11.2017 - 22:14, Güncelleme: 11.11.2017 - 22:14 1598+ kez okundu.
 

Keklik Sesi İle Balık Kavağa Çıkardı

Kızılcahamama sevdalı bir arkadaşımız Eğitimci Yazar Hacı Ünal ilçenin geçmişine biraz yol almış güzel bir yazı

KEKLİK SESİYLE BALIK KAVAĞA ÇIKARDI! Yeleken Tepesi… Vadiye heybetle bakan bu tepeden gönlüm özlemle keklik seslerini ve balıkların şarkılarını duyar gibi oluyor. Sesler gelmekte uzaktan. Hazin hazin dinlerken maziyi; hayalle hüzün ve Alicin Vadisi, Gaklıcak, Çevrim veya Öteyaka mevkilerinden keklik sesleri birbirine karışıyor. Gak gak guvak gak gak guvak Bakir bir çevre, kuş cıvıltıları, keklik sesleri, rüzgârın sesi ve tertemiz bir hava. Çocukluğumun seneler sonra bile unutulamayan ritüelleri. Ne güzel günlerdi. İyi ki yaşamışım, iyi ki güzellikleri biriktirmişim.  Alicin Vadisi şimdi içimde koskoca bir boşluk. Sen ve ben neler yaşamışız neler. Gelip geçti neler neler. Gelip geçmeyenlerden biri Asar’ın sevdası, biri de Alicin’im senin sevdan; unutulmadı. Ne zaman aklıma düşsen içim ninniye hasret bir çocuğun huzuruyla ürperir. Bu yürekte sana da başkasına da yer var dedim. Kendimi vurduğum nice coğrafyada, vadilerin serinlikleri dağların yüceleri; ne Asar’ın zirve haşmetini ne de Alicin’in esintilerini verebildi. Yabanabat’ın “Öz” yöresinin keklikleri yok artık şarkılarını söylemiyor.  Alicin Vadisi’nin berrak sularında bekir balıkları, aynalı sazanları ve kel şavgıları şimdilerde yok. Alicin ısısız bir vadi oldu. Ne su kaldı ne balıkları…  Sular azalınca eyrenlerinde gençler yüzme öğrenmeyi bırakmak zorunda kalmışlar. Yabanabat’ın masum kavruk çocukları havyalarını otlatır, tarlasını sürer, ekinini biçer, harmanı yapar ve her şeyi olan Çay Deresi’ne, Kirmir Çayı’na koşar akşama kadar yüzer, oynar, balığını tutar ve oracıkta karnını doyururlardı. Hiç Akına gelmezdi suyun kirleneceği, tükeneceği ve kekliklerinin susacağı.  Bir ateşle oynandı. Avcılar tüfek seslerini oyun sandılar(!). Kaç kez arka arkaya ateş açarak, vadiyi inlettiler. Bir ses tufanında karmaşık duygularla sesleri saymaya çalıştılardı. Çoğu zaman avcılara masumane yol gösterdiler. Ne bilsinler sonunda elleriyle dilleriyle kan saldıklarını. Bu çevreyi kapkara vadiye çevireceklerini… Bu vadide yetişen bostanların namı başkaydı. Kavun, karpuzlar hem daha erken olgunlaşır hem de tadına doyum olmazdı. Balıkçıların da Keklik avcılarından farkı yoktu. Bütün Kirmir Vadisinde olduğu gibi Çay Deresi’nde de su hayattı. Balıklar, balıkçıllar, leylekler, su kuşları, su yılanları, yengeçler -biz gıskaç derdik-kurbağaları ile harika bir eko sistem olduğunu ve bu eko sisteme dokunmanın kendi sonumuzu hazırlamak olduğunu bir süre sonra anlayacaktık.  Sırım gibi gençler, bir kere daha yüzelim bir kere daha derken akşam olurdu. Pırıl pırıl bir su, cam gibi bu suda balıklar nasıl oynaşırlardı... Bir kayanın kovuğundan diğerine girerlerdi. İnler ellerle kapatılır, elerle balıklar tek tek çıkarılırdı. Eyrendekiler oynaşırken şapır şapır ses çıkarır. Bir miktar yükselir, havada tekrar şap diye bir sesle suya dalarlardı. Bazen balık yakalamak için “serpme” ile gelenlere rehberlik yapardık. Balık tutmalarına yardımcı olmaya çalışılırdı. Sazlıklardan kasmalar çıkarılır, nasıl mutlu olunurdu. Kimi zamanda germeciler gelir onlara da nerelere gereceklerine ve yakaladıkları balıkları germeden almalarına yardımcı olunurdu. Hele dinamitçiler güm diye eyrenleri patlatır suyun yüzeyi balık ölüleriyle dolardı. Ah o yavru balıklar bu patlamalarda en çok zayiat verenlerdi. Bir kere daha vururlardı. Bir daha patlatırlardı. Ne gözleri doyardı, ne de acırlardı. Ne hazindir ki ateşle oyandı. Meğer bindiğimiz dalı kesmişiz de haberimiz yokmuş! Seneler sonra kimler utandı bilinmez. Bunu önceleri kimse anlamadı. Vurulan yerlerde güller falan bitmedi. Olan talan edilen bir vadi ve nice canlının yaşam alanına oldu. Çocukluğumuzun aşkı her yanına gittiğimde utanır, gözyaşlarıyla hüznüme hüzün katar, çocukluk hatıralarımın yaşandığı bu yerlerde pişmanlık duygularıyla özlem türkülerini söylerim.  Ya da keklik seslerini ve balıkların şarkılarını duyar gibi olurum.
Kızılcahamama sevdalı bir arkadaşımız Eğitimci Yazar Hacı Ünal ilçenin geçmişine biraz yol almış güzel bir yazı

KEKLİK SESİYLE BALIK KAVAĞA ÇIKARDI!

Yeleken Tepesi… Vadiye heybetle bakan bu tepeden gönlüm özlemle keklik seslerini ve balıkların şarkılarını duyar gibi oluyor.
Sesler gelmekte uzaktan. Hazin hazin dinlerken maziyi; hayalle hüzün ve Alicin Vadisi, Gaklıcak, Çevrim veya Öteyaka mevkilerinden keklik sesleri birbirine karışıyor. Gak gak guvak gak gak guvak
Bakir bir çevre, kuş cıvıltıları, keklik sesleri, rüzgârın sesi ve tertemiz bir hava. Çocukluğumun seneler sonra bile unutulamayan ritüelleri. Ne güzel günlerdi. İyi ki yaşamışım, iyi ki güzellikleri biriktirmişim. 
Alicin Vadisi şimdi içimde koskoca bir boşluk. Sen ve ben neler yaşamışız neler. Gelip geçti neler neler. Gelip geçmeyenlerden biri Asar’ın sevdası, biri de Alicin’im senin sevdan; unutulmadı. Ne zaman aklıma düşsen içim ninniye hasret bir çocuğun huzuruyla ürperir. Bu yürekte sana da başkasına da yer var dedim. Kendimi vurduğum nice coğrafyada, vadilerin serinlikleri dağların yüceleri; ne Asar’ın zirve haşmetini ne de Alicin’in esintilerini verebildi.
Yabanabat’ın “Öz” yöresinin keklikleri yok artık şarkılarını söylemiyor. 
Alicin Vadisi’nin berrak sularında bekir balıkları, aynalı sazanları ve kel şavgıları şimdilerde yok. Alicin ısısız bir vadi oldu. Ne su kaldı ne balıkları… 
Sular azalınca eyrenlerinde gençler yüzme öğrenmeyi bırakmak zorunda kalmışlar.
Yabanabat’ın masum kavruk çocukları havyalarını otlatır, tarlasını sürer, ekinini biçer, harmanı yapar ve her şeyi olan Çay Deresi’ne, Kirmir Çayı’na koşar akşama kadar yüzer, oynar, balığını tutar ve oracıkta karnını doyururlardı. Hiç Akına gelmezdi suyun kirleneceği, tükeneceği ve kekliklerinin susacağı. 
Bir ateşle oynandı. Avcılar tüfek seslerini oyun sandılar(!). Kaç kez arka arkaya ateş açarak, vadiyi inlettiler. Bir ses tufanında karmaşık duygularla sesleri saymaya çalıştılardı. Çoğu zaman avcılara masumane yol gösterdiler. Ne bilsinler sonunda elleriyle dilleriyle kan saldıklarını. Bu çevreyi kapkara vadiye çevireceklerini… Bu vadide yetişen bostanların namı başkaydı. Kavun, karpuzlar hem daha erken olgunlaşır hem de tadına doyum olmazdı.
Balıkçıların da Keklik avcılarından farkı yoktu. Bütün Kirmir Vadisinde olduğu gibi Çay Deresi’nde de su hayattı. Balıklar, balıkçıllar, leylekler, su kuşları, su yılanları, yengeçler -biz gıskaç derdik-kurbağaları ile harika bir eko sistem olduğunu ve bu eko sisteme dokunmanın kendi sonumuzu hazırlamak olduğunu bir süre sonra anlayacaktık. 
Sırım gibi gençler, bir kere daha yüzelim bir kere daha derken akşam olurdu. Pırıl pırıl bir su, cam gibi bu suda balıklar nasıl oynaşırlardı... Bir kayanın kovuğundan diğerine girerlerdi. İnler ellerle kapatılır, elerle balıklar tek tek çıkarılırdı. Eyrendekiler oynaşırken şapır şapır ses çıkarır. Bir miktar yükselir, havada tekrar şap diye bir sesle suya dalarlardı. Bazen balık yakalamak için “serpme” ile gelenlere rehberlik yapardık. Balık tutmalarına yardımcı olmaya çalışılırdı. Sazlıklardan kasmalar çıkarılır, nasıl mutlu olunurdu. Kimi zamanda germeciler gelir onlara da nerelere gereceklerine ve yakaladıkları balıkları germeden almalarına yardımcı olunurdu. Hele dinamitçiler güm diye eyrenleri patlatır suyun yüzeyi balık ölüleriyle dolardı. Ah o yavru balıklar bu patlamalarda en çok zayiat verenlerdi. Bir kere daha vururlardı. Bir daha patlatırlardı. Ne gözleri doyardı, ne de acırlardı.
Ne hazindir ki ateşle oyandı. Meğer bindiğimiz dalı kesmişiz de haberimiz yokmuş! Seneler sonra kimler utandı bilinmez. Bunu önceleri kimse anlamadı. Vurulan yerlerde güller falan bitmedi. Olan talan edilen bir vadi ve nice canlının yaşam alanına oldu. Çocukluğumuzun aşkı her yanına gittiğimde utanır, gözyaşlarıyla hüznüme hüzün katar, çocukluk hatıralarımın yaşandığı bu yerlerde pişmanlık duygularıyla özlem türkülerini söylerim. 
Ya da keklik seslerini ve balıkların şarkılarını duyar gibi olurum.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve kizilcahamamhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
antalya escort sakarya escort mersin escort gaziantep escort diyarbakır escort manisa escort bursa escort kayseri escort tekirdağ escort ankara escort adana escort adıyaman escort afyon escort> ağrı escort aydın escort balıkesir escort çanakkale escort çorum escort denizli escort elazığ escort erzurum escort eskişehir escort hatay escort istanbul escort izmir escort kocaeli escort konya escort kütahya escort malatya escort mardin escort muğla escort ordu escort samsun escort sivas escort tokat escort trabzon escort urfa escort van escort zonguldak escort batman escort şırnak escort osmaniye escort giresun escort ısparta escort aksaray escort yozgat escort edirne escort düzce escort kastamonu escort uşak escort niğde escort rize escort amasya escort bolu escort alanya escort buca escort bornova escort izmit escort gebze escort fethiye escort bodrum escort manavgat escort alsancak escort kızılay escort eryaman escort sincan escort çorlu escort
rulet sitelericasino sitelerikaçak iddaacanlı casino